GİDEN  YILA …

İlkokulda yitmekte olan bir yılı öğretmenimiz yaşlı bir dedeye benzetirdi. Ölüm döşeğinde bir dedeye. Gelen yılı ise annesinin karnında doğmak üzere olan bir bebeğe benzetirdi. Öğretmenimizin bu anlatışını her seferinde heyecanla dinlerdik. Giden yıl, gelen yıl sonuçta yılbaşı demekti, alacağımız, vereceğimiz hediye demekti. Çekiliş yapardık. En yakın arkadaşımız çıksa ne güzel olur diye heyecanlanırdık. Kartpostallar […]

İÇ ÇÖKÜŞ VE UMUT

Bu bir iç çöküştür, İnsanların yanı başımda dimdik durarak, beni sevdiğini sanıp yine yanıldım. Yüreğim yaz günü, kışı görmeye alışkındı da, Kış günü zemheriye yakalanmaya ona hiç alışamamıştı. Sayenizde buz tutan kalbim yeniden atar mı, bilmiyorum? Bundan sonra ne son durağım, Ne ilk durağım var. İçimin sevgisi kırılmış, bir balığın üstünde ki pul gibi dökülüyor […]

UTANCIN UTANGAÇLIĞI

İçimde büyük acılarla kaybolmaya meydan tutmuş bir genç yatıyor. İzlemek, resmetmek, insanları düşünmek hiçbir zaman bu kadar ağır olmamıştı. Geçmişten günümüze gelen giden herkesi, ülke gündeminde ve olaylarında yer edinmiş kimseleri izliyorum, aslında anlamaya çalışıyorum. Ama yok, hepsi birbirinden farklı meseleler etrafında birleşmiş sadece kendilerinin haklı olduğu bir ütopya çerçevesinde fikir beyan etmektedirler. Yüz yıllık […]

YOKSUNLUK BİLİNCİ

Gece yatağımda uyuyamayacak sebeplerim var benim. Sanki birileri ayaklarımdan tutup aşağı iter gibi bataklığa çekiliyorum. Hani bir söz, bir kelime bir vuruşta canını yakar ya sahip olamayacağı cenneti, cehenneme çevirir. Ne kadar çabalarsam çabalayım, söylediklerimin karşındakinin anlayabildiği kadardır. Değer verdiklerim beni ağlatan dertlerimdir. Kaybetme korkusu derinden çeker. Belki de bencillik ediyorum. Sahip olduklarıma, kalbimde yer […]

YUVARLAK MASADA KARŞIMDA ÜÇ YAZAR

Loş bir koridorda bir kapı açıldı. Kapıdan sızan ışık kamaştırdı gözlerimi. Kapıyı açan eski zaman giyimli bir hanımefendiydi. Tanıdık bir yüz, bir yerden hatırlıyorum; ama nereden? “Hoş geldin.” dedi. Aklım, dantel işlemeli beyaz yaka takmış, siyah uzun bir elbise giymiş, saçlarını topuz yapmış bu hanımdaydı. Bu tanıdık sima kimdi? Zihnimi kurcaladım, çok tanıdık bir yüz. […]

LORA

Birden kendimi bir evin kapısında buluverdim. Yaklaştım…Kapıyı açmaya çalışırken kendiliğinden açıldığını fark ettim. Biraz ittikten sonra içeri girdim.-Lora! Bu nasıl bir ev? Seni sensizliğinle arıyorum burda. Kader mi getirdi beni buraya. (Bilmem ki) Kader diye bir şey var mı? Lora… Yürüdüm yürüdüm koskoca evin için de sadece bir oda görebildim. Lakin koridoru vardı. Buranın ( […]

2-1:0

İnsan, acı ve ağrıları sebebiyle çaresiz kaldığı noktada, yaşam artık yalnızca bir zorunluluk haline gelir.
Kendi için atacak adıma takati kalmadığında insan, ölüme yalın ayak koşacak gücü bulurmuş, bunu en çok yalnız kaldığında hisseder.
Yalnızlık bu dünyanın yaşanılabilir en büyük acısıdır.

KURBAN

Duydum ki sonsuzluk evrenimi elimden almaya ve çekip gitmeye razıymışsın. Bizi harap etmek için uğrunda öldürmeye kurban etmişsin. Evimi, aşımı, kalbimi yıkıp gitme… Cümlelerimde seni bahsetmeye kıyamazken, dökülen yaşlarımı silemezken; sineme resmini öpüp koklarken, kokuna şiirler yazarken gitme… En güzel günlerim var seninle sonuna kadar her anıma sığdıracağım o günler, yaşadıklarım son günüymüş gibi yaşadım. […]

MAVİ KEMAN

  Ben bugün bir hastane odasında derin uykuda bir hasta ile tanıştım. Şanslı olan O’muydu yoksa ben mi, bilemedim?  İnsan uyurken her şeyi unutur mu acaba?  İç yangınını,  hayattan kopuşlarını, üzüntülerini,  sevinçlerini ve kahkahalarını… Birden gözüm yanı başında ki mavi kemana takıldı,  uyku halindeyken bile yanından ayırmadığı o keman neler anlatıyordu kim bilir. Ona bakarken yaşadığı acıları,  kalp kırıklarını,  anlamsız […]