Öykü

ŞAFAK SÖKTÜ KARANLIĞIMA

Gözlerimi gece karanlığında açtım. Etraf oldukça dağınıktı. Kafamı kaldırıp duvardaki saate baktım. Vakit neredeyse sabahı bulmak üzereydi. Başımda garip bir ağrı hissediyordum. Sendeleyerek mutfağa gidip

YAŞANAMAYANLARA

Kadın o çok sevdiği sahilde ki bankta oturmuş o içini kaplayan mavi dalgalara bakmaktadı. Yanında tam ayaklarının dibinde sessizce yatan köpeği ‘Foks’ vardı. Köpeğinin can

ÖZGÜRLÜK

Baş döndüren bir uğultu. Çınlayan kadeh sesleri. Zoraki gülümsemekten, resmi ve kibar davranışlar sergilemekten kırılıp dökülecek insanlar. Hakikatin dip köşelere saklandığı, sahteliğin ve yapaylığın rekor

HÊVÎ

HÊVÎ(YEZİDİ KIZ) Kalem her şeyi yazar: Acıları, hüzünleri, sevinçleri, politik olayları, savaşları,sürgünleri… Ama en çok savaşları ve ardından yaşayan acılarda ahengini belirtir. Yaşayan acıları öyle

SAKLI BAHÇEM

O an sadece bir an kafamı kaldırıp etrafıma bakmak istedim. Her yer insan kalabalığı, masalar sıra sıra dizilmiş, hepsi bir ağızdan konuşuyor ama kimse kimseyi

YİĞİT’ÇE

Yiğit Çanakkale’de İngilizlerle savaşırken yaralanır. Haydarpaşa Hastanesinde tedavi edilir. Ayağı bir parça sakat kaldığı için hafif hizmete ayrılır ve hastanede görevlendirilir. Yiğit’e bir gün Haydarpaşa

KAYIP ODA

Gecenin karanlığında sokağa attım kendimi ne olacağını, ne göreceğimi bilmeden. Sokak lambaları gecenin aydınlanmasına yetmiyordu, bunu bir köpeğin vahşi gözlerin de gördüm. Sönen lambaların yerine

SEVGİLİ’M

Dudakların kalsın bir tek ince ,manidar,ödünç ve teslimiyetci dudakların Nasıl olsa anlayacağı yok bizi bu rezil çağın Biri öksüz martı nisan’a bağlayan gece İki de

HA’

Naif ve zarif bir terkediş ile ayrılıyor ruhum bu çöplük,bu enkaz,bu domuz girmiş bağdan farksız bedenimden Hayat, üç beş yedi dokuz evde yokuz Orda mısın?

ÜRKEK BAŞIŞLI KADIN

  Ilık meltem havasını andıran buğulu bir rüzgâr esiyordu. “Akşam sefası çiçekleri” gibi hoş koku yayılmıştı şehrine… İnce adımlarla kaldığı yerden devam etmeliydi. Yolun sonu