İnsan, acı ve ağrıları sebebiyle çaresiz kaldığı noktada, yaşam artık yalnızca bir zorunluluk haline gelir. Kendi için atacak adıma takati kalmadığında insan, ölüme yalın ayak koşacak gücü bulurmuş, bunu en çok yalnız kaldığında hisseder. Yalnızlık bu dünyanın yaşanılabilir en büyük acısıdır. Kalabalık bir ahmaklık, onlarca insan ve telefon rehberinde yüzlerce tanıdık olduğu halde, iyi değilim diyeceği bir insan bulamamak kadar korkunç ne olabilir? Ağlamak, gülmek kadar insani bir davranışken aklım almıyor insanın yalnızca beni anlamazlar endişesi ile gözyaşlarını içine akıtmasını. Gecenin en koyu, sabaha yakın vakitlerin de insanı uykusuz kılan acıların bir çözüm bulamayacağını, çünkü insanın depresyon anında hele ki bu saatlerde mantıklı düşünemeyeceğini söyleyebilir bütün psikologlar, psiko-analistler lakin yanılıyorlar. İnsan en çok bu vakitte mantığının en ince deyhizlerine ulaşabilir.Bunun için gece yarısından sonra kişinin hoşlandığını düşündüğü kişi ile konuşmasının ve insanların bu saatler de duygusal ve ruhsal açıdan daha şeffaf olduğunu söyler aşk doktorları (şarlatanlar). Bu saatler de konuşacağınız biri yoksa muhtemelen bu aşk ile ilgili bir konu değildir. Ölümün eşsiz güzelliği veya bir yağlı urgan ya da bir silahın sizi daha hızlı bu güzelliğin cezbeden yanlarına ulaştırmasının zihinsel savaşını veriyorsunuzdur. Ya da basit bir uykusuzluktan kaynaklıdır. Sahi, doğrular-basitlikler – bahaneler kime göre sınıflandırılmaktadır? Benim ki annem sanırım!Çünkü ölüme uçsuz bucaksız bir şehvetle yakınlaştımı hissettiğim de bu durumu anneme açmıştım. Bana yalnızca saçmaladığım ve ölümün bu kadar basit olmadığı fikrini annem olmanın diktatörel etkisi ile zihnime geçirmeye çalışmıştı. Ciddiydim. Daha sonra bunu bütün uzuvlarımın da aynı fikirde olduğunu düşündüğümde emin olmuştum. Ölüm kaçınılmaz bir son değil mi? Peki bugün olmasın. Tanrının işini kolaylaştıracak bir yöntem değil mi bu, kaderi ve alın yazını takip eden meleklerin intihar edenlerden yana iyi dilekleri olmalıdır. İş yükü düşen bu meleklerin belki de tatil için vakti yoktur öncesinde, tanrının narsist bir patron olduğunu biliyoruz. Belki de yalnızca onları düşündüğüm içindir bu sonsuz intihar arzum.
2-1:0
Bu İçeriğe Emojiyle Tepki Ver
Çok Kızdım
0
Tebrikler
0
Aşık Oldum
0
Aşırı Duygusal
0
Wuuuu
0
Çok Komik
0
3 Responses
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Çok farklı bir yazı çok güzel lakin sonunda tanrıyı karıştırmasaydı iyiydi, müslüman bir ülke sonuçta burası…
Aziz Besinler ölmez, şekil değistirirler. Sevgili kuloğlu çok fazla takmış kafaya din ve tanrı felsefesini ama hoşuma gitti açıkçası severek okudum metinlerini
(Kalabalık bir ahmaklık) ne kadar doğru bir söylem