TİRYAKİ AŞKIM

Köyün tezek kokan o masum havasını şehrin entrikalarıyla değiştirmem başka bir dünyaya adım atmama vesile olmuştu. Küçücük dünyam bir anda devasa bir uzay boşluğu gibi geniş olmaya başlamıştı. O yıllarda aşk kelimesi yeni yeni kirlenmeye müsait hale gelerek, o saf ve tertemiz aşklar, artık yeni gömlekler giymek için can atıyordu. Ya da ben öyle biliyordum.Okula […]
KALBİM

Çok derinden hissediyorum artık olanları, Her şey anlamını yitirmiş gibi geliyor bazen. Nedenini, nasılını bile sormak gelmiyor içimden. Zira yüreğimin her parçası yorgun. Her parçası kırık dökük. Zaman zaman soruyorum kendime, Mutlu olduğun anda bile neden gözlerinden yaşlar akar? Sanırım bunun tarifi yok. Hüzün mü desem, acı mı desem, yoksa umut mu desem bilmiyorum. Sahi […]
GECE ÇÖKTÜ…

Gece çöktüğünden beri, kaybettiklerimi düşünüyorum. Ruhum ruhumla bütünleşmiş, göğsüm kafesinden çıkmak için uğraşırken içimde ki acı boğazımın düğümlenmesine neden oluyor. Günlerim birbirinin aynı artık, pazartesi, salı, çarşamba yerine 6,7,8 diye giderken hafızam bana oyunlar oynadığından beri gülemiyorum bile. Gülmeyi unuttum sayenizde… Biliyorum artık hiç bir şey eskisi gibi var olmayacak. Ben kalbimde açan yarayı tamir […]
YAŞANMIŞLIKLAR VE YAŞANACAKLAR

Güzel günlere uyanacağız bir gün, belki bir çınar ağacının altında ya da bir selvi ağacının tepesinde veyahutta elma ağacında. Sabahın o aydınlık güneşi yüzümüze vuracak o gün hissetmeyeceğiz hüzünleri yüzümüzde ve gülüşlerimiz uzak diyarlardan duyulacak bir gün. Belki geçecek bugünler ama kötü hatıralar kalacak anılarımızda, unutmayacağız beton yığınları altında kalan kızının elini bırakmayan babayı, annemi […]
ERDHEJİ

Bölge halkını karanlık bir sabah bekliyordu. Saat 04.16 da üst üste gelen felaket yüreğimizi yakmıştı. Üstelik de derdi sadece dünya malından başka hiçbir şey olmayan ve israf içinde yaşayan insan müsveddelerinin sorumluluklarını yerine getirmemesi ile birlikte çok derin yaraların açıldığı yerden bahsediyorum. Acıdan başka paylaşacak bir şey kalmamış yüreğimiz paramparça olmuştu. Kırk yıl düşünsem ısınmaktan […]
YIKIM

Zorla kalkıp birkaç cümle karaladım defterimin köşesine. Sıra tarihi yazmaya gelince uzun bir süre duraksadım. Günler geceler geçmek bilmiyor. Acımız katlanarak büyüyor gibiydi. Toplumu etkileyen bir tür felaketin etkilerini naciz bedenimde öylesine derinden hissetmiştim ki…Çaresizliğin tanımına bir yeni anlam eklendi lügatımda. Korkular yer edindi aklıma ve rüyalarım da karışmıştı bu kabusa. Kırılmalar yaşadım örneklerine sahip […]
BOŞLUK GİRDABI

Dünyanın merkezinde değilim, kıyısındayım artık. Araftayım, ne sıkı sıkıya bağlı olduğum bir inancım, ne de inanmışlığın kudreti var ruhumda. Hükümsüzüm! Rüzgar da savrulan bir kelebeğin kanatlanmaya çabalayıp, uğraşan bir uçurtmanın kuyruğu gibi; oradan oraya savruluşu ve boşluğun kalbimde açtığı vazgeçilmez yara ile fazlasıyla doluyum. Kendimle doluyum… Ve tüm mihraplara kapalıyım. Tıpkı iyiyim derken bile hiç […]
KONU, DEĞİŞTİ BİLE

Dünyadan nasıl göründüğümü bilmediğim bir günün sabahına uyandım. Yine. Kendimi Buk’un terkedilmiş evinde gibi hissettim gözlerimi açtığımda. Uyuduğum koltuktan doğrulduğumda başıma çekiçle vuruluyormuşçasına ağrı hissediyor olmama rağmen kalktım. Uyanmış olduğuma göre, beynim tuhaf sualler sorma mesaisine başlamıştı. Gece yakmış olduğum tütsüden kalma vanilya kokusu sinmişti odanın içine. Gece hoşuma gitse de uyandığımda midemi bulandıran bu […]
ÇETİN SARP BİR KAYA

Çetin kayaya rastladığım gündü hiç unutmam. O gün bu gündür işlerim rast gitmez.Hikaye şudur kısaca.Beşiktaş Göztepe maçıydı soğuk bi İzmir akşamı. Tıklım tıklım kalabalıktı, sokaklar bile. İğne atsan düşmeyecek cinsten bir kalabalık. Biz de polisler olarak beş turnikenin sadece birini açmıştık güvenlik önlemlerini kolayca ve güvenlice alabilmek adına. Neyse bir ara dışarı çıktım, stadyumdan dışarı. […]
YAŞAMAYI BİLDİĞİM HAYAT

Sahi bilmek her şeye yeter miydi. Misalen denizi bilmek, doğayı bilmek, bir başkasının acısını bilmek, o acıyı hissetmeye yetiyor muydu? Ya da yaşamayı bilmek? Yaşam, yaşa, yaş..Yaşamanın bir dili varmış tıpkı konuşmanın bir dili olduğu gibi ama yaşamak, yaşamak bambaşka. Onu bilmeden, hissetmeden, yaşamadan konuşmak mümkün olmuyor. Yaşamayı bilmek, dünyayı bilmek, sokağı bilmek, evin yolunu bilmek […]