HER FEDAİ ANLAR

Bir zamanlar çocuktuk. Bir rüzgar alıp savurdu. O masum eda gülüşlerimizde kaybolurduk. Her dizimiz kanadığında üfleyerek geçeceğini zannettiğimiz anda kalmak ne güzeldi. Tozu dumana katıp hiçbir şey olmamış gibi devam etmek, yastığa başını koyduğunda yorgunluktan başka birşeyin olmaması ne güzeldi. Doğayı, kediyi, köpeği, kuşları sevmekti belkide sevgi, koruyup kollamaktı, savunmaktır. Uçurtmalar uçardı yüreğinde sonbaharda çiçekleri […]

FERDÂNİYET

İyiliğim en çok bana zarar veriyor diye bir cümle kurdum az önce kendi kendime. Ya anlaşılmadığından ya önemsenmediğinden diye de iki tür sebep uydurdum. Zihnimdeki düşünceler karardı, kötülük bencilce her yeri sarıp ele geçirdi. Devamında umursamazlığı getireceğini bildiğim bu histen uzaklaşmaya çalıştım. Yanılgılarım hakikate ulaştığında yanağımdan süzülen iki damla yaşın ıslaklığını dudaklarımda hissettim. Gerçekten çok […]

REALİSTİK KAĞITLAR – 2

Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde, yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını, dağlara dönmeli yüzünü insan. Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini ferahlatacak; yeni insanlarla tanışmalı, yeni keşifler yapacak… Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa, gerçekleştirmeyi denemeli! Her geçen gece, ölüme bir gün daha yaklaştığını; zamanın bir nehir, kendisinin […]

SORGULAMALI ÖMÜR

Ah gençliğim!İnce bir ipin iğne deliğini bulmaya çalıştığı gibi kendimi aramakla geçti ömrüm. Bulmakla meşgul olduğum kişiyi daha bulmadan ne çabuk kalınlaştı yüzümdeki çizgiler. Bastonla oynadığım günler daha dün gibi gözümün önüne gelirken, bastona mahkûm olmam faniliğin ta kendisi değilde nedir öyleyse? Zaman su gibi değil çay yudumlamak gibi makas atıyor ömrün kalbine. Önce damarlarını […]

DON MİGUEL RUİZ ‘İN DÖRT ANLAŞMA KİTABI ÜZERİNE

Anlamak ve anlaşılmak çok önemli. İletişimin de temel kuralı zaten beden diliyle, sesle ya da yazıyla kendini anlatabilmek. İletişim süreçlerini anlatmayacağım tabi. Ama bugün içinde yaşadığımız toplumda ne kadar doğru anlıyoruz ya da anlaşılıyoruz. Benim problemim anlatmak ya da anlaşılmak değil diyenler de olacaktır. Ama benim söylemek istediğim çıkarımlar yapmadan anlayabilmek. İşte Don Miguel Ruiz […]

KAYIP ŞARKILAR?

Kadın tatlı sert adamın gözlerinin içine bakar sorgularcasına. Niye geldiğini bile bilmiyorum. Kafamın için de yüreğime dolduğun o an var. Sayıkladığım hatıralarım, ve bir de sana bile diyemediğim kimsesiz itiraflarım! Yoksun, yanımda olduğunu söylerken bile yoksun. Kayıpsın sevdiğim, ruhun kayıp, şarkıların, sözlerin, benliğin, sen kayıpsın. Ve beni dahil ettiğin girdabında çaresiz, yaralarımla baş başa bıraktın, […]

BİRAZ YALNIZLIK, BİRAZ ANLAM..

“İnsan aradığı şeydir.” Derler. Peki sen ne arıyorsun? Neyi aramaya çalışıyorsun? Ya da ne aradığını biliyor musun? Soruların hepsi birbirine ne kadar da benziyor. Oysa birbirinden çok farklı bilinmeyen cevaplar. İnsanın arayışı kendisinden yola çıkarak başlayıp kendisini kaybetmesiyle devam edip en son kendisini bulmasıyla sonuçlanır. kendisini arayan her insan mutlaka kendisini kaybeder. Kendisini kaybedip tekrardan […]

LORA’YA MEKTUPLAR 2

İçeri girdiğim evin penceresini açtım az önce. Az önce yerine, az evvel diye ifade etmek daha güzel olabilirdi. Lora belki de bazı şeyler bilinmemeli. Bütün peygamberlerden özür dilerim, kaburgam ev olmuyor artık. Usulca pencereyi kapattım ve dışarı doğru yıkık kırık adımlarla süzülerek çıkmaya koyuldum. Kendimden uzaklaşırken öldürdüğüm büyük saksı çiçeklerine gücendim. Lora’ya da gücendim! Derin […]

REALİSTİK KAĞITLAR

Her insan içinde realizm barındırmalıdır. Yazının gücüne inanmalıdır da. Sadece yazının gücüne inanmakla da kalmayıp aynı zamanda ustalaşmamış olsa bile onu dile getirmelidir. Çünkü zaman yerinde durmayan seglavi bir kısrağa benzer. Zamanla yazıdan başka kim yarışabilecek ki ? Hangi hayal, yazıya geçirilmemiş hangi bilgi zamanın seline karşı durabilir ? Onun için bazen dilsiz kalemimizi ak […]

BİR AKŞAM ÜZERİ BERABER ÖLMEK

Var olmak nedir? Var olmak tahmin ettiğinden çok daha zordu. Bu nedenle hiçbir şey kolay olmayacaktı. Böyle yaşanmaması gerekiyor, farkındaydı. Yeryüzündeki isyancılardan olmak istemiyordu ama. “Siz ölüler iken sizi yoktan var eden, sonra öldürüp tekrar diriltecek olan, sonra tekrar ona döndürüleceğiniz bir Allah’a karşı nasıl kâfir olursunuz?” (Bakara-28) Dayanamadı. İsyan edenlerden oldu. Bu durum öngörülmüştü. […]