PLASTİK ÇİÇEKLER SULANIR MI ?

Plastik çiçeği sulamak beyhude bir çabadır tıpkı bizi anlamayan insanlara kendimizi anlatmaya çalışmak gibi…Plastik çiçeği istediğiniz kadar sulayın büyümez, yeşermez, çiçek açmaz, kokmaz… Bazı insanlara istediğiniz kadar kendinizi anlatmaya çalışın; anlamazlar, anlayamazlar. Ve siz yorulduğunuzla, kırıldığınızla hatta anlaşılamamanın verdiği yükle kalırsınız. Peki suçlu kimdir?Anlamayan mı? Anlatamayan mı? Yoksa onları bir araya getiren tesadüfler mi? Yoksa […]
ÖLDÜK MÜ DERSİN?

Ne yazacağımı bilmeden yazıyorum ilk cümlemi. Öyle plansız, öyle gelişi güzel.. Yazmak istediğim binlerce kelimeden ilk kelimem sen oluyor şimdilerde. Garip bir hüzün var boğazımda düğümlenen. Garip bir gülümşeyiş dudaklarımda. Ne pişmanım, ne öfkeli, ne kırgın ne de ölü gibi. Sessizliğin içinde anılardan oluşan film şeritlerini izliyorum öylece. Öfkem de hüzne dönüşüp durmuş gibi, bir […]
UNUT

Bir çift gözün takvim yapraklarında rüzgarlarca soluk bir denize doğru savrulduğunu gördüm.Ve insan bunu gördüğü zaman geçen bir ömre bile sığmıyor. Ne garip değil mi bir ömür, bütün açıklığıyla, bütün acılarıyla, az da olsa buruk mutluluklarıyla senin hayatına sığarken sen bir ömrün tek bir gününe bile sığamamışsın.Yine geldim yine kıyısındayım acı bir gerçeğin. Şimdi gidemiyorum, […]
TUVALİM YİNE, MOR OLDU

Morun tonlarıyla donanmış tuvalimin üzerine beyaz boyayı geçip yeni bir çalışmaya başlayalı kırk bir dakika oldu. Siyah penye kumaş pantolonumun üstüne giydiğim haki ip bolerom, üzerindeki eski çalışmalarımdan kalma boya lekeleriyle içime huzur veriyordu. Tuvalimin yanında duran uzun sehpamın kenarındaki şarap kadehinden ara sıra bir iki yudum almam, elimdeki fırçaya ilham oluyordu sanki. Bugün gördüğüm […]
RADYO KAFALI İNSANLAR

Ne çok konuşuyoruz değil mi? Tıpkı bir radyo gibi… Durmadan, bıkmadan, yorulmadan…Hatta o kadar çok konuşuyoruz ki karşımızdaki insanın varlığını unutup ona söz hakkı tanımıyoruz bile. Ve bu bizi gittikçe suskunlaştırıyor, suskunlaştıkça ise yalnızlaşıyoruz. Oysa çok zor bir eylem değil karşılıklı oturup birbirinin gözüne içine bakarak konuşup yürekten dinleyebilmek. Çevrenize bakın; birbirini dinleyebilen, birbirinin gözün […]
BEŞ İLA YEDİ

Rüyalar görmeyi bırakalı uzun bir zaman geçmiş olsa da bu süreç birkaç gün öncesine kadar sürdü. Beş ila yedi saat süren yazı çalışmalarımın verdiği yorgunluktan olsa gerekti. Lakin bu yorgunluk bana en huylandığım şey olan kurbağayı rüyamda gördürecek kadar korkutucu olmamalıydı ki, rüyayı gerçek sanmamın etkisiyle yüzüme vurarak uyandığım bir sabaha sebep oldu. Kim kendi […]
VAR OLMAK

Kâh arıyorum, kâh kayboluyorum varoluşumun içinde. Sığamıyorum evlere, duvarlara sığamıyorum şu koca dünyaya .. Nereye gitsem gurbet oluyor. Nereye varsam hasret bir insanın hiç mi yeri yurdu olmaz? Hiç mi bir yer sahiplenip yurt yapmaz? Yandım varoluşumun içinde, yandım bedenimde, hislerimde, gülüşüm de düşüncelerimde.. Yok dirilmemiz gerek yanıp dirilmemiz gerek en baştan var olmak için […]
GEÇMİŞLE SERENAT

İnsanın gözleri önünde bir şeyler olduğunda ilk anda o şeye pek dikkat etmiyor, onu çok yoğun izlemiyor. Aradan zaman geçtikçe onu daha iyi görebiliyor. Önemini, değerini çok daha sonra iyi anlayabiliyor. Ancak o zaman da, görülen ve yahut da tanık olunan söz konusu şeyleri bütün ayrıntılarıyla hatırlamak güçleşiyor. Onu aynen olduğu gibi yeniden yaratmak ve […]
ZAMANSIZ AYRILIK

Kalabalığın tüm hengamesine inat öylece durdu adam. İnsanlar geçiyor hatta bir kısmı ona çarpıyor, araçlar hareket ediyor, kuşlar ötüyor fakat adam çivilenmiş gibi hareket edemiyordu.Neden sonra ayaklarını hareket ettirerek onun arkasından gitti. Ve yetiştiği an uzaktan baktı adam belki de bundan sonra hep uzaktan bakacaktı ona -sevdiği kadına- …Acı bir tebessüm belirdi adamın dudaklarında…“Nasıl bu […]
ANNEM

Annemin anlatımlarından annemin çocukluğu.. Daha dün gibi çocukluğum,Seninle hatıralarım silik değil,Gün ağarırken sen,Yollara düşerdin bir elinde ben,Tutardın uçuverecekmişim gibi ellerinden… Sonra bir ağaç dibine bırakırdın beni,Büyük tarlaların arasında,Onca imecenin içindeYine de seçerdim ben seni… Akşamın alaca karanlığındaYüzüne düşerdi yorgunluğun gölgeleri,Düşerdik yollara,Bir elinde çapan, bir elinde ben.. İçim kıyım kıyım kıyılırdı,Yüreğim pare pare olurdu,Pamuk pamuk ellerine […]