PARVAZ

Pantolonlarım ve şortlarım çok çabuk yırtılıyor… Oruspu çocuğunun biri yırtık pantolonumu odamdan çaldı. Dört yıl önce. Çoraplarım bu yüzden beni tanımıyor ve beni sevmiyorlar. Kimse kimseyi sevmez, daha çok ticareti sever herkes… Kimsesiz ve en çok da parasız kalmamak için ticarete müptela herkes. Ama kirli ve kullanılmış çoraplarım beni seviyorlar. Az.. Biraz.. Ve.. Çokça.. Sadece […]

BİR ZAMANLAR

Çocukluğunu 90’larda yaşayanlar bilir. Sokaklarda saatlerce koşturmanın tadını. Acıkmaz , susamazdık hedefimiz vardı: Her biri bir tarafa dağılmış yedi taşı üst üste dizmek ya da vurulan arkadaşlarımızı oyuna almak için topu yakalamaktı tam on iki defa. Telefonunuz, bilgisayar oyunlarımız yoktu ama oradaki oyuncular kadar arkadaşımız oradaki oyunlar kadar oyunumuz vardı. Küçüktük ama merttik, baş giderdi […]

SEN GİTTİKTEN SONRA

‘Yaşamak uzun süren bir intihardır.’ diyordu şair: Benim ki de bu sıralar tıpkı öyle işte. Fuzuli saatler, fuzuli günler, gereksiz yere yaşanmış aylar, yıllar… Bilmem kaç trilyon canlıdan biri olarak nefes alıp vermek artık heyecan vermiyor bana. Uzunca bir süre tutunacak bir dal aradım, bir bahane, bir gerekçe, kendimi kandırmaya yetecek kadarını bulamadım. Olmadı, olmuyor. […]

6 KURŞUN

“Düştüğümüz kuyular sandığımız kadar dipsiz değiller, aslında tutunmaya çalıştığımız ipler çok kısa.” derdi.   -Birden gülmeye başlamıştım. Arkaik Tanrılar reçetemi çaldığından beri herhangi birisiyim. Öfkem sakinleşirken Shein beni soğuk yüzlü fayansların yüreğine emanet etmişti. Uyumak istiyordum… İnsanlarla paylaşacak hiçbir şeyim yoktu, hüzün dolu yalnızlığım dışında. İnsanlara kendilerini yalnız hissettirmeyecek her şeyim vardı. Aslında gizli gizli […]

İŞİN ÖZÜ

  Öfke, ince buz üstünde yürümek gibidir ve o ince buz kırıldığında buz parçaları ateş gibi yakıcıdır.Bu nedenle akıl öfkeden kaçar, kaçmalıdır. Kaçamazsa sonu vahimdir ve ömürlük ızdırabın kapanmaz perdesini aralamış olursunuz. Kimseye esir olmadan ehil ve muktedir olmayı hatmetmek zoru yenmektir. Bu yolda iyilik ve kötülük arasında besleyip büyüttüğünüz yönünüz sizi çevrenize tanıtır.Bu anlamda […]

MİLFÖY

Hangisi bilmiyorum ama bir çarşamba. milföy pastanesi ve kedilere alerjisi olup kabak tatlısından nefret eden birileri bekliyor beni. belki bestelerini dinleyip karahindibaya üflerken yazdıklarımı okuyacağım, en sevdiği renk yeşil olan biri.  

18 MART

Herkes gibi ben de kaybettim sevdiğimi. Tam da bugün, bir 18 Mart şafağında, beyazın yeryüzüne inip, siyaha boyandığı bir gece de kaybettim seni. Acı , acı çalan bir telefon kopardı onu benden. Derinden gelen bir ses, o gitti… Belki de ondandır bilmem, gece gelen telefonları sevmem ben. Ardında söylenecek sözler kaldı geride, ve bir de […]

AĞLAMAK

Ne gelir ki elimizden, Sıkılır gözyaşlarım utanırım ağlamaya ben, Sağlam duvarlara yaslanmalıydı duygular Nafile betonlara omuz vurmuş şimdi her beden. Akıl, doğru eksende değil diye gittiler Kül olup bulutlara uçtular hep birer , birer Çığlıklar çığ oldu görmüyor musun? Son yolculuğa karışıp yan yana serildiler Kara bulutların ahengine dön de bir bak Kimi kimlerden ayırdı […]

BUGÜNE. HEPİMİZE.

Bu yazıyı, uyku nöbeti tutarken paylaşıyorum. Bugüne. Hepimize.Bugün. 9 Şubat, 2023. Saat 00.44. İnanılmaz bir durumdayım. İnanılmaz, gerçekten. Hiç olmadığım kadar yazmak ve güvenli bir yerde bulunmak istiyorum. Lakin sonrasında, daha fazla yaşayabilmek için üzerindekilerin kaldırılmasını bekleyen binlerce insanı anımsayınca, utanıyorum. İçinde bulunduğum durumlardan sonra, kendimi yazmaya zor attım. Biraz daha dursaydım, sakin kalmam gerektiğini […]

TUT ELİMDEN SEVGİLİM, GİDELİM

Mesafelerin önemini yitirdiği bir zaman diliminde, ortaya dökemediğim problemler var. Ve tabi etkisinde kalan sinsi, bir o kadar da korkak tavırlarım. Rüzgarlar esiyorken başımda duvarda asılı fotoğraflar anlamsız, manasız geliyor. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil. İçimde o mükemmelliğin etkisi kalmış. Zaman, yorgun ve acımasız geçiyor. Aslında anlamlı bir o kadar da hüzünlü saatlerde yol […]