İyiliğe tutunmak, bazen insanın kendini hayatta koruma biçimidir.Dünyanın sertliğine, insanların hoyratlığına karşı kalbin kendi sığınağını kurmasıdır bu. Bir tür sessiz savunma hattı, görünmeyen bir direniş biçimi.Kimi insanlar için iyilik, yalnızca bir ahlaki seçim değil, varoluşun özüdür.Çünkü kötülüğü tanımış, onun içinden geçmiş bir ruh artık bilir:Zarar vermemek, zayıflık değil, en derin gücün ifadesidir.Böyle bir ruh için iyilik, davranışın ötesine geçer; kimliğe, hatta varoluşun temel dokusuna dönüşür.Dışarıdan bakıldığında bu hâl, kırılgan bir teslimiyet gibi görünebilir.Oysa bu, en sessiz hâliyle bile güçlü bir iç direniştir.Kişi kötülükten kaçtığı için değil, onu aşmayı seçtiği için iyidir.“Kimseye kötülük etmiyorum, çünkü kötülüğün neye dönüştüğünü gördüm,” derken, o sözde derin bir bilgelik saklıdır — yaşanmışlığın süzgecinden geçmiş bir anlayış.İyilik bazen bir yara izi kadar sessiz, bir dua kadar derindir.İnsanın iç sesi fısıldar:“Madem acı kaçınılmaz, bari iyi bir yerden gelsin.”Ve o an, iyilik bir erdem olmaktan çıkar, bir dirence dönüşür — ruhun kendi kendini onarma biçimine.Empatiyle yaşayanlar bu çizgide yürür genellikle.Başkalarının acılarını duyar, yüklerini taşır; ama bunun bir bedeli vardır: içsel yorgunluk.Bu yorgunluk, halkın kadim sözünde yankısını bulur: “İyilikten maraz doğar.”Çünkü insan bilir; iyilik her zaman huzur getirmez,ama kötülükten doğan hiçbir şey kalıcı bir barış sunmaz.Belki de en büyük cesaret budur:Karanlığın içinden geçip, yine de ışığı seçebilmek.Kirlenmeden kalabilmek, yumuşak kalabilmek…Dünyanın sertliğine rağmen insan kalabilmek.Ve belki de iyilik dediğimiz şey, tam olarak budur:Bir kalbin, bütün yorgunluğuna rağmen hâlâ “yine de” diyebilme gücü.
İYİLİĞİN İNCE DİRENİŞİ
Bu İçeriğe Emojiyle Tepki Ver
Çok Kızdım
0
Tebrikler
1
Aşık Oldum
0
Aşırı Duygusal
0
Wuuuu
0
Çok Komik
0