
Dünya benim olsa da ben dünyanın olmayacağım. Biliyorum, yaratılmış en aciz varlık insanoğlu. Bu gerçeğe her defasında beni götüren şey yine saksıda büyüyen o çiçek. O bana ben ise ona bakıyorum. Ve her defasında yenik bakışlarla köşesine çekilen ben oluyorum. Güçlü olan bendim güce ihtiyacı olmayansa oydu. Su içip büyüyen oydu,su içmeme rağmen içimdeki çocuğu büyütemeyen bendim. Sahip olduğu tek şey pencerenin öbür tarafında duran yansımasıydı. Benimse sahip olduğum tek şey havanın kararmasıyla ortaya çıkan gölgem miydi? Hayır o bile benim değildi.
Sahi gölgem de ölecek miydi ben ölünce?
Peşinden koşup sahip olduğumu sandığım her şey tek bir nefeste gidecekti benden.
Tek bir şeyi değiştirebilme şansım olsaydı, yapacağım ilk şey o çiçekle yer değiştirmek olurdu.
Bakışlarımdaki yenilgiyi onun yerinde olmak isteyişimi ancak bu şekilde anlayabilir. Bir çiçek olmanın sadece su içmekle gerçekleştiğini bilmek kolay olacaktı benim için. Fakat bir insan olmanın, sadece su içip yemek yemekle olmayacağını öğrenmek bir çiçek için kolay olmayacaktı.
