PARVAZ

Pantolonlarım ve şortlarım çok çabuk yırtılıyor… Oruspu çocuğunun biri yırtık pantolonumu odamdan çaldı. Dört yıl önce. Çoraplarım bu yüzden beni tanımıyor ve beni sevmiyorlar. Kimse kimseyi sevmez, daha çok ticareti sever herkes… Kimsesiz ve en çok da parasız kalmamak için ticarete müptela herkes. Ama kirli ve kullanılmış çoraplarım beni seviyorlar. Az.. Biraz.. Ve.. Çokça.. Sadece […]

BİR ZAMANLAR

Çocukluğunu 90’larda yaşayanlar bilir. Sokaklarda saatlerce koşturmanın tadını. Acıkmaz , susamazdık hedefimiz vardı: Her biri bir tarafa dağılmış yedi taşı üst üste dizmek ya da vurulan arkadaşlarımızı oyuna almak için topu yakalamaktı tam on iki defa. Telefonunuz, bilgisayar oyunlarımız yoktu ama oradaki oyuncular kadar arkadaşımız oradaki oyunlar kadar oyunumuz vardı. Küçüktük ama merttik, baş giderdi […]

İŞİN ÖZÜ

  Öfke, ince buz üstünde yürümek gibidir ve o ince buz kırıldığında buz parçaları ateş gibi yakıcıdır.Bu nedenle akıl öfkeden kaçar, kaçmalıdır. Kaçamazsa sonu vahimdir ve ömürlük ızdırabın kapanmaz perdesini aralamış olursunuz. Kimseye esir olmadan ehil ve muktedir olmayı hatmetmek zoru yenmektir. Bu yolda iyilik ve kötülük arasında besleyip büyüttüğünüz yönünüz sizi çevrenize tanıtır.Bu anlamda […]

MİLFÖY

Hangisi bilmiyorum ama bir çarşamba. milföy pastanesi ve kedilere alerjisi olup kabak tatlısından nefret eden birileri bekliyor beni. belki bestelerini dinleyip karahindibaya üflerken yazdıklarımı okuyacağım, en sevdiği renk yeşil olan biri.  

18 MART

Herkes gibi ben de kaybettim sevdiğimi. Tam da bugün, bir 18 Mart şafağında, beyazın yeryüzüne inip, siyaha boyandığı bir gece de kaybettim seni. Acı , acı çalan bir telefon kopardı onu benden. Derinden gelen bir ses, o gitti… Belki de ondandır bilmem, gece gelen telefonları sevmem ben. Ardında söylenecek sözler kaldı geride, ve bir de […]

AĞLAMAK

Ne gelir ki elimizden, Sıkılır gözyaşlarım utanırım ağlamaya ben, Sağlam duvarlara yaslanmalıydı duygular Nafile betonlara omuz vurmuş şimdi her beden. Akıl, doğru eksende değil diye gittiler Kül olup bulutlara uçtular hep birer , birer Çığlıklar çığ oldu görmüyor musun? Son yolculuğa karışıp yan yana serildiler Kara bulutların ahengine dön de bir bak Kimi kimlerden ayırdı […]

BUGÜNE. HEPİMİZE.

Bu yazıyı, uyku nöbeti tutarken paylaşıyorum. Bugüne. Hepimize.Bugün. 9 Şubat, 2023. Saat 00.44. İnanılmaz bir durumdayım. İnanılmaz, gerçekten. Hiç olmadığım kadar yazmak ve güvenli bir yerde bulunmak istiyorum. Lakin sonrasında, daha fazla yaşayabilmek için üzerindekilerin kaldırılmasını bekleyen binlerce insanı anımsayınca, utanıyorum. İçinde bulunduğum durumlardan sonra, kendimi yazmaya zor attım. Biraz daha dursaydım, sakin kalmam gerektiğini […]

VAR OLMAK

Kâh arıyorum, kâh kayboluyorum varoluşumun içinde. Sığamıyorum evlere, duvarlara sığamıyorum şu koca dünyaya .. Nereye gitsem gurbet oluyor. Nereye varsam hasret bir insanın hiç mi yeri yurdu olmaz? Hiç mi bir yer sahiplenip yurt yapmaz? Yandım varoluşumun içinde, yandım bedenimde, hislerimde, gülüşüm de düşüncelerimde.. Yok dirilmemiz gerek yanıp dirilmemiz gerek en baştan var olmak için […]

ZAMANSIZ AYRILIK

Kalabalığın tüm hengamesine inat öylece durdu adam. İnsanlar geçiyor hatta bir kısmı ona çarpıyor, araçlar hareket ediyor, kuşlar ötüyor fakat adam çivilenmiş gibi hareket edemiyordu.Neden sonra ayaklarını hareket ettirerek onun arkasından gitti. Ve yetiştiği an uzaktan baktı adam belki de bundan sonra hep uzaktan bakacaktı ona -sevdiği kadına- …Acı bir tebessüm belirdi adamın dudaklarında…“Nasıl bu […]

ANNEM

Annemin anlatımlarından annemin çocukluğu.. Daha dün gibi çocukluğum,Seninle hatıralarım silik değil,Gün ağarırken sen,Yollara düşerdin bir elinde ben,Tutardın uçuverecekmişim gibi ellerinden… Sonra bir ağaç dibine bırakırdın beni,Büyük tarlaların arasında,Onca imecenin içindeYine de seçerdim ben seni… Akşamın alaca karanlığındaYüzüne düşerdi yorgunluğun gölgeleri,Düşerdik yollara,Bir elinde çapan, bir elinde ben.. İçim kıyım kıyım kıyılırdı,Yüreğim pare pare olurdu,Pamuk pamuk ellerine […]