BUL

Arıyorum kıyametinle,Mahşer-i kalabalıkta.Kaybolan ruhumu.Dolduramıyorum boşluğunu.Dolanıp ,dolanıp duruyorum.Ruhu çekilmiş bedenimle kalabalığında.Sığmıyor içime sığdırdığım.Durmuyor aklımda tuttuğum.Gel bul , durdur beni!Sınırımın ötesinde değil artık.Yüreğimde asılı duran urgan.
BİLMESİN

Yak bi sigara daha.Hiç olsun umut duman içinde.Külün de bile yangının devam ettiğini,Kendi kendime onla dertleştiğimi,İçimdeki nefesin,Her solukta beni nasıl boğduğunu.Yıkımı ile moloz yığınına döndüğümü.Enkaz yüreğimde harabe çiçeği olduğunu bilmesin!Aşka asi harflerin,Kaderi yazan şiire dönüştüğünü,Gördüğüm her nesne ve sıfatın onu hatırlattığını.Ve nasıl unutacağımı,Bilmediğimi de bilmesin…
UÇURUM ÇİÇEĞİ.

Özlüyorum.Her özlediğim de.Atlıyorum dik yamacından dipsiz uçurumuna.Öyle erişilmez bir yerde. Yeşermişsin ki !Sana ulaşmak, evrenin;Yedi sırrı.Yedi belası.Yedi katmanlı günahı.Yüreğin açmaz yerinde açan.Uçurum çiçeği.Dokuna , dokunmak için,Bırakıyorum kendimi düşsel boşluğa…
TAŞ AYNA

Beyaz tülbentinden ayrıştıramıyor.Ağaran saçlarını,Elleri ile yüzünü yokluyor.Yüzü elleri gibi kupkuru.Kaç yaşında olduğunu hatırlamıyor,Uzun zamandır aynı yerdeler.İkisi de yorulmuş.Taş yosun kaplamış .O ise makinada iki büklüm.Tutunamadığı yaşamda.Ayna diye bakıyor taşa.Ve her günDikiyor fakirliği ruhuna.
KAYIPLAR KENTİ

Zamanın arafındayım.Ne ileri taşıyabiliyor,Ne de geriyi getirebiliyorum.Yerimde sayıp duruyorum.Uzaktan bakınca özlüyor,Yakından bakınca üzülüyorum.Kayıplar kentinin en uzun caddesin de durmuşum sende.Gelen giden çarpıyor,Nedensiz azarlanıp, hor görülüyorum.İçimde,Zihnimin dehlizlerinde,Zaman dışındaki boşlukta,Sen de durduğumu kimse fark etmiyor…
FİZAN

İnsan, hiç kendine de kırılır mı?Estağfurullah yerle yeksanım.Direnmeyi de bıraktım.Yenildim. Sesime yabancı.Gölgeme simsiyah.Yüzüme resim.İçime garip.Fizan kadar uzağım.Kendime…
GÖÇÜK

Ortasından kırıldı toprak.Duran her şey yarıldı, yıkıldı.Gök söndü, yere (s)indi.Kayboldu arkasında (c)anlar.Uykuda iken gidenlere.Tabut bulunamadı.Kefen yetişmedi.Etinin eti göçükte.Kimse yok mu? Diyen çoktu!Kimseler vardı ama ciğerleri enkaz.Donup kalmışlar zamanda.Çaresizlik, kimsesizlik, sahipsizlik.Soğuğuda üşütüyor. Gece kendi içinde geceye dönmüş.Güneş doğmaktan korkuyor.Amik Ovasına, Kommagene’ye Maraş’a.Acıyı, çaresizliği, aydınlatmaya.Can ile kan karışmış moloz yığınına.Yürek dayanmıyor kaldırmaya…
MUSALLA

Morgun önünde bekliyor.Teslim edilecek cenazesine.Kefenlenmiş düşleri ile,Yüreği musalla taşında,Sırtladı kendisi ile beraber harfleri. Gönül kabristanına günahsız gömülecek kelimeler.Okunacak, söylenecek, anlatılacak.Şiir, ağıt, masal olarak.Ölümsüzlüğe gömülen dizeler…
LAPA LAPA

Ansızın başladı kar fırtınası.Ona çıkan yollar kapandı kapanacak.Tir tir, titriyor. Dondu donacak.Kar yağıyor yüreğine. Dudaklar çatlak.Parmaklar mor mavisi, siyah ve hissiz.Geçmiş buz üstünde kayıyor.Düşler beyaz örtü altında.Buz kesmiş harfler dilde.Kar yağıyor yüreğine. Sarkıt duruyor saçlar.Donmuş şiir dizesinde.Her yer, her şey soğuk.Lapa lapa kar yağıyor yüreğine. Don tutsa da düşleri.Biliyor yine yeşerecek kalbinde.
İŞGAL

Zaman.Kıyım kıyım kıyıldı geceden.Tehlikeli düşlere, düşüncelere.Geçmiyor, bitmiyor.Gece uzadıkça çoğalıyor endişeler…Şafağa doğru ayrıştı düşler gerçekten.Bitti çatışma yüreğinde.Ön yargıya heba edilmişti sevdası. Ne de olsa;Kimliği,Kültürü,Konuştuğu dil suçtu.Esmer tenli asi çocuğun.Sevmek sevilmek.Payına pay edilmemiş işgal yüreğinde…