YORGUN, KOŞUŞTURMALI, DERİN BİR SES GÖĞÜ DELER VE AYDINLANIR KARANLIK. BİR KEZ DAHA, BİR KEZ DAHA TİTRER GÜN... BİR KEZ KONUŞUR, BİN KEZ DAHA SUSAR MEHMET. Pürüpak tanımlıyor olsak'da beyazı ve beyaz günü temsil eder bir nevi, lakin gün güneşten gelir. 
Güneş sıcak ve yangın yeri, yüreğim gibi. Peki ya siyahın varoluşsal kaynakçılığı "Her siyahın içinde beyaz, her beyazın içinde siyah" tamam'da işin iç yüzünü göz önünde bulundurursak beyaz dahil tüm renklerin iz düşümü, gölge sületi siyahın özü olan karanlık değil midir? Gün aydınlanır alâ lakin günü farklı kılan şey karanlığın kendisi değil midir? Bu olayın açıklayıcı anlatım sanatı pekâlâ işin edebî ve duygusal bağlamı nedir? Aydınlık deyimsel işlevlerin de açığa çıkarmaksa da varsayılsa aslında içe vurumun ve giz'e düşümün başlıca etkeni ve en biteviyesidir. Şöyle ki: Sarhoşlar gece düşer sokaklara, düşler gece kurulur, dertler ve dertleşmeler gece oluşur, rakı akşam içilir ve insanlar karanlık vakitler de intihar eder... Dahi yalnızlık gece dem tutar ve fark ettirir kendini kederin gölgesinde. Gün saklar, kamufle eder kişilerin gerçek yüzünü, yaşamını, içine attıklarını ve sızısı içten içe çürütür insanlıklarını! Karanlık'da aydınlanır insanın özü, herkese eşit davranır gece; en zengin, en yobaz, en hırsız kim olduğu fark etmez gece için en fakir, en garip, en cahil gece ya düş kurdurur ya da dert çektirir. Soyunup yatmaya gideriz hepimiz lakin bütün çıplaklıklığı ile geceye teslim oluruz. Aslında bütün çıplaklığıyla kendi özümüze teslim oluruz.
Bu İçeriğe Emojiyle Tepki Ver
Çok Kızdım
Çok Kızdım
0
Tebrikler
Tebrikler
1
Aşık Oldum
Aşık Oldum
0
Aşırı Duygusal
Aşırı Duygusal
0
Wuuuu
Wuuuu
0
Çok Komik
Çok Komik
0

5 Responses

Bir yanıt yazın