“Meselenin hiçbir zaman aşk olmadığını otuzlu yaşlarınıza doğru anlayacaksınız. Mesele dostluk, güven, yol arkadaşlığı…”diye bir cümle okudum az önce.
Cümlenin buz gibi haklılığı karşısında üşüdüm açıkçası. Çünkü birini sevebilirsiniz o da sizi sevebilir hatta güzel giden bir beraberliğiniz de olabilir,fakat sizinle aynı yolda yürümeyen birine bir ömür emanet edemezsiniz. Eğer hayat gibi meşakkatli yolu birlikte yürüyemeyip zorlukları sadece tek başınıza sırtlanıyorsanız ne kadar severseniz sevin tuttuğunuz eli bırakma vakti. Ya da sizin sessiz çığlıklarınız bir serzenişe dönüşene kadar karşınızdaki insan, sessiz çığlıklarınıza ses olamıyorsa üzgünüm.
Böyle insanlarla aynı yolda yürümek sizi daha fazla yormaktan başka hiçbir şey yapmayacaktır. Silkelenin ve kendinize bunu yapmayın. Şöyle düşünün siz acıdan ağlıyorsunuz fakat karşınızdaki insana mutluluktan diyorsunuz ve o bunu fark etmiyor. Ne kadar acı değil mi ?
İnsan hiç tanınmadığını iliklerine kadar hisseder ve bir kez daha anlar bu yolda hep yalnızdır. Yalnızlık zordur, çok yorar ama emin olun alıştıktan sonra o kadar güzel gelir ki hatta bunu yani yalnızlığı alışkanlık haline getirirsiniz.
Kısacası yalnız yürümek yanlış insanla yürümekten daha iyidir.