Bugünlerde gölgem bile artık peşimden gelmiyor. Ayaklarım geri atmaktan ileriye gidemiyor. Bir yanım günlük gülistanlık iken bir yanım nasıl oluyor da bu kadar karanlık ve mutsuz oluyor? Anlayamıyorum.
Sevincim anlık olurken hüzün neden hep kalır ki insan da?
Yoksa İnsan dediğimiz sadece mutsuzluktan mı besleniyor ?
Her şey neden bu kadar muamma ve karanlık neden bu kadar yorgun ve bilinmez!
Hep birlikte karanlık bir yoldayız ya, hep birlikte çıkacağız ya da hep birlikte o karanlıkta boğulup gideceğiz.
Karanlığın en dibinde ki o ışıktan aldığım kuvvet ise beni aradığım şeye götürmeye ısrarcı. Bu yol da oldukça sert ve acımasız oluyorum ama yine de vazgeçmeye hiç niyetim yok. Bugün değilse yarın, yarın değilse bir başka gün.
Burada insanı hayata bağlayan yarınlar sanırım ve yarınlarım ne kadar yorgun olsa da hep ileri diyor bana umut vaad edip solan ışığı gösteriyor.
Sonra insan, kocaman dünya da ufak bir beden de küller yakan insan dün de yaşayarak özleme yenilirken bugün de yaşayarak yarına yeniliyor. Çünkü o solan ışık hep yarınlar da.
Yenilmek insanın kaderinde varmış ama benim yenilmeye hiç niyetim yok, solan ışığı kaybetmeye de niyetlenmeye de.