Avusturya-Macaristan doğumlu Yahudi roman ve oyun yazarı Stefan Zweig’in yazmış olduğu bir öykü kitabıdır. Bir sürede bitirilebilecek bir kitap. Kısa fakat üzerinizde etki bırakacak bir eser kendisi. Birkaç kitabında da gördüğümüz gibi yine baş karakterimiz bir kadın. Zweig kadın psikolojisini iyi anlatan erkek bir yazar olarak da bilinir. Bu kitapta sanki bir kadının satırlarını okuyormuşcasına ustaca yazılmış bir eser. Adından da anlaşılacağı gibi son derece çarpıcı bir çöküş öyküsü.
📌XV. Louis döneminde Fransız sarayında epey etkili olmuş aristokrat bir kadının gerçek yaşamına dayanıyor. Baş karakter Madame de Prie sarayda yüksek mertebede olan bir kadındır. Madame de Prie’in yaptığı bir takım yanlışlar yüzünden kral tarafından Normandiya’ya sürgüne gönderilmesi ve kadının sarayda olan tüm mevkilerini kaybetmesiyle düştüğü psikolojik duyguları anlatıyor. Burjuvamız sürgünde olmasına rağmen yine bunu kendine yediremez ve insanlara tatile çıktığını söyler. Aynı zamanda saraya tekrar geri dönebilmek için planlar yapar, fakat hiçbiri tutmaz. Madame’nin şatafatlı Fransa günleri sona ermiştir artık. Ve en son intihar eder. Ölürken bile konuşulmak istenen Madame artık unutulmuştur.
📌İnsanların bulunduğu konum ve otonimi ne olursa olsun çok alışılmaması gereken geçiciliği olabilecek bir şey olduğunun bilincinde olması gerekiyor. Ama tam tersi yüksek konumlarda bulunup kendini şan, şöhret ve zevkleriyle kaybetmiş insanlar vardır, bunun pek farkında olmazlar ve işte birgün gelir o konumlardan daha aşağılara düşer insan. Bu seferde o düştüğü yerden epey bir etkilenip belki de asla bir daha eline geçmeyecek o şan ve şöhreti arar durur. Hiç alışmadığı bir hayatın içinde çırpınıp durur ve varlığı bir hiçmiş gibi ortalarda bir ölü gibi dolanır. Lakin bunuda anlayamaz ya…
🚩 Zweig’in kadınlarla ilgili bazı önyargılarını satır aralarında barındırsa da dönemin yaşantısına ve ışıltının ardındaki duygu ve düzen durumuna ayna tutuyor.
“Yalnızlık onu boğuyordu, insanlara ihtiyacı vardı.”