Radyo Da Ümit Besen Çalıyor
Hayvan leşi topluyorum. Pek tutulan bir meslek olduğunu düşünmüyorum. Ben onlara kıyamam… Zamanı gelen her canlı ölecekti ve biliyordum. O zaman mesele yoktu. En çok kaza sonrası ölümler olurdu. Karşıdan karşıya geçmek isteyen hataya düşerdi. Kuralları ihlal eden ölürdü. Basit bir anlatım olduğunu biliyorum. Umarım hepsi için öte dünya vardır, diye hayal ediyorum. Bazen hayvan maskesi takıyor, otobana çıkıyor, çarpılma tehlikesini yaşamak isterdim. Empati kurmak da buna denir. Yanlışlıkla ölen maskeli bir hayvan olmak istemem.
Bugün kedi maskesi takıyor, yalandan pençe takıyor, bankamatikten para çekmeye gidiyorum. Bankaya yaklaşıyor, etrafı kesiyorum. Amaç sadece para çekmek. Kapıdan girdiğimde ilk güvenlik görevlisi ellerini havaya kaldırıyor. Aksilik ya maske bir türlü kafamdan çıkmıyor. İnsanlar yerlere yatıyor. Birden vezne deki kadın poşete nakit dolduruyor. Çekmek istediğim çok azdı. Şimdi para sığmıyor, yerlere düşüyordu. Kendimi düğün salonunda yerde para toplayan bir yeni yetme gibi hissediyorum. Poşet dolu olduğunu için kendime güvenim geliyor. Hayvan leşi toplayan bir adam neden hayır desin ki? Kim benim yerimde olsa zengin olmak isterdi!
Bunca telaşın içinde veznedar kadın bana iş atıyordu. Bu oltaya gelmemek elde değildi. Her erkek beğenilmek ister. İçim bir hoş oluyor, aşık oluyordum. Bankaya gelme amacım benden uzaklaşıyor, üstüne fark atıyordu. Kadın yanıma yaklaşarak ” Yüzünü görebilir miyim!” Diyordu. Benden istediği imkansızdı. Tutukluk yapmış olmalıydı. Nefesi nefesime karışıyor, sanki aşk büyüsü yapıyordu. Yerde yatan bir adam nikah memuru olduğunu söylüyordu. Kadınla evlenmek istiyordum da çok erken değil miydi? Kendi kendime bir insanı nasıl isteye bilirdim! Karşımda evlenme delisi biri duruyor, yüzüme yaklaşıyor, beni öpüyordu. Yanımda silah olmadığı için rahatlıyorum.
Umarım çok geç kalmam da okul bahçesindeki yarım kalan zavallı kedileri toplarım, diye düşünüyorum. Açlıktan ölen hayvanlar beni etkiliyor, günlerce uykularım kaçardı. Oysa ani bir kararla nikah masasına oturuyorum. İki güvenlik görevlisi nikah şahidim oluyordu. Birbirini daha önce hiç görmeyen insanlar kanun önünde kanuna karşı gelirken evleniyor. Gariptir ki izleyici değil de damat oluyorum. Bilseydim kedi maskesi yerine takım elbise giyerdim. Eşim olacak kişinin güzelliğine dalıp gidiyorum. Nereden çıktıysa konfeti patlıyordu. Radyoda Ümit Besen çalıyor, farkında olmadan bana destek oluyordu. İlk öpüşme anı gelip çatıyor. Tam yaklaşınca boynumda bir sızı hissediyorum. Kendi silahım ile vurularak yere düşüyorum.
Mesleğimi anlatamıyorum. Haklı olarak “Maske de ne oluyor!” Diyorlardı. Kapıdan girdiğim anda notu vererek ikmale kalıyorum. Üzerine afiyet bir hırsız damgası yiyorum. “ Ortakların kim?” Diyorlardı. Bende başlıyorum saymaya… Tüm mahalle esnafını sayıyorum. Gelen ben bir şey yapmadım, diyor. “ Veznedeki kadınla yurt dışına kaçacaktık, plan tutmadı.” Diyorum. Sorguya alınan kadın yaptığı şakayı misli misli ödüyor. Benimle dalga geçen herkesten intikamımı alıyorum. Evliliğe gelince de başka bahara kalıyor. Bir daha banka mı, asla!
“Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.” Derler. Bana doğruyu söyleme fırsatını vermiyorlar. Bir gün bir hayvan bankanın yanından geçecek olsa içim cız ediyor. Sevdiğim kadın geliyor aklıma ve bir poşet para…
Kader ya yine veznede çalışan bir kadınla dünya evine giriyorum. Eşim beni kırmayarak nikahı banka da yapmama izin veriyor. Elbet o kara günün öcü alınacaktı. Bu akşam tüm sevenlerimi nikah törenine davet ediyorum. Kafamda yine kedi maskesi ve yine silah yok.
Darısı bankada ki eski yavukluma…