Burnuma Doğalgaz Kokusu Geliyor Korkmuyorum
Burnuma doğalgaz kokusu geliyor, korkmuyorum. Sanki yatakta çarmıha gerilmiş gibiyim. O an H.Z İsa’nın ruhu bedenime giriyor, çektiği acıları paylaşıyoruz. Her yanımda çiviler vardı. Kımıldanmak neredeyse imkansızdı. Koku hızla yayılıyor, nefes yollarım tıkanıyor, hareket yetim benden uzağa saklanıyor, nanik yapıyordu. Doğalgaz şirketinde staj yapıyorum. Doğaya ne kadar zarar verdiğini iyi biliyor ama engel olamıyorum. Konuya hakim olsam da bir gram gücüm yoktu. Evde kimsenin olmaması da yaklaşan sona yakından bakmama neden oluyordu. Uyku daha çok bastırıyor, pelte haline bürünüyor, teslim oluyorum. “Ben suçluyum hakim bey!” Diyorum.
Ömrümün geri kalan kısmını yatarak devam edeceğim hiç aklıma gelmezdi. Bir yandan doğalgaz kokusu gelmeye devam ediyor, ciğerimin dolduğunu hissediyorum. Benimki çok iyi bildiğim bir deniz de boğulmak gibi. Korunmak için kumdan kale yapıyorum. Alt katına çocuk oyun alanı yapıyorum. İkinci kat Popayes yemek salonu… Üçüncü kat deniz manzaralı teras yapıyorum. Asla gidemeyeceğim inşaat işleri beni mutlu ediyor.
Kapana kısılan ceylan dere kenarına iniyor. Yatağıma doğru geliyordu. Keşke yattığım yerden kaleyi görebilseydim, diye düşünüyorum. O sıralar gözüm kapanmaya başlıyordu. El yordamıyla sandığı karıştırıyor, yara bandına uzanıyor, göz kapaklarına yapıştırıyorum. Klasik annem işte! Neyin nereden çıkacağı belli olmaz. Uzaktan geçen geminin sesi uyanmama neden oluyor. Yine de hareket etmek istemiyorum. “İnsan ölüme sakin mi gider!”
Kalkıyor olsaydım deniz yolculuğuna giderdim. İçi altın dolu bir mezarı kazmak isterdim. İnsan kemiklerini birleştirmek, yeni bir hayat sunmak… İstediğim ucu bucağı olmayan güçtü, aslında. Kendi yatak çarşafını değiştiremeyen birinin kime yararı dokunabilirdi!
Sandıkta kitap aramaya başlıyorum. Okuma maceramın ilk eseri olan “ Sefiller “ romanına ulaşıyorum. Kafamı dağıtmak istiyor, tembellik yapıp sayfaları atlaya atlaya okuyorum. Annem “ Önemli olan konu, her satırı okumana gerek yok.” Derdi. “Çok okuyan mı, çok gezen mı!” hikayesini hatırlıyorum. Annem bunun yanına bir de çapkınlık hikayelerini ekliyordu. Baba marangoz, anne gezgindi. Zamanında çok fazla kafa yorduğum konuyu sandığa kaldırıyorum.
İnadına sandık beni içine çekiyor, eski fotoğraflar elime geliyordu. Çoğu hatıra geçmişe dönmeme neden oluyor. Bulmacayı çözmek eskiye göre daha kolay geliyor. Çocukluğumda kalan gereksiz kavgalar gerekli hale dönüşüyor, inanamıyorum. Hep çeken babammış da ben görmemişim.
Yatakta onca çivi ile yatarken hatıralar canımı yakıyor, gözlerim doluyor ve ben zehirleniyorum. Kombi balkonda bana bakıyor, bense sandığa. İki hafta sonra benden küçük olan kardeşim evlenecekti. Gece için siyah bir elbise almıştım. Bir de topuklu ayakkabı. Bunları düşününce ne gerek vardı, diyorum. Tabi ölüm tarihimi kardeşime göre ayarlamadım da öyle denk geldi. Elbet bilseydim doğalgaz olayını erteleyebilirdim.
Keşke doktorun yazdığı ilaçları biraz daha düzenli kullansaydım. Kendi doğalgaz havuzumda yüzüyorum. Ayağıma bağladığım taşlar beni dibe doğru çekiyor, yüzeyden uzaklaşıyorum. O an bile burnuma doğalgaza kokusu geliyor, korkmuyorum. Kendimi karanlığa bırakıyorum.
Giderken gülümsüyorum.
Geride kalanlar için…