Kim bakardı öyle hayallerime? Zaman kadrajı
süslemeli düşlerin üç boyutlu resmini çizmese de, imkansız düşlere kürek sallamak kadar zevkli bir yolculuğa çıkamadım. Yolculuk derken hep zoraki sürgün edildim. Heybemde biriktirmeye çalıştığım hiçbir düşüm son durağa ait olmadı. Çünkü bu son durak dediğim her şehir beni bağrına basmadı. Bilemiyorum, ya bu şehirler bana dar geliyor ya da ben bu şehirlere sığamıyorum.
Ne zaman bir oyuncak görsem, sürgün edilmiş hayallerim gelir aklıma. Nerede hayallerime kıydılar hatırlamıyorum. Oyuncak desen, çok uzaklarda, bir köyün ortasında, botların altında ezilen maziden başka bir şey değil. Belki de bundan ötürüdür hiçbir limana sığamamam.
Aitlik duygusu bana özel mi böyle yoksa herkes için aynı mı hiç sorgulamadım. Kendimi daha bulmamışken başka kişileri keşfetmek haddimi aşan bir sorgu çeşidi olmuştur hep. İnsan, önce kendi içindeki savaşlarda galip gelmeli. Kendine yenik düşen bir savaşçının muharebe meydanlarında kılıç saladığı görülmemiştir tarihte. Onun için hep kendimde aradım hataları, ama hayallerime atılan çelme kıçıma bir yama gibi yapışmış, peşimi bırakmıyor.
İnsan, önce kendi içindeki savaşlarda galip gelmeli. Kendine yenik düşen bir savaşçının muharebe meydanlarında kılıç saladığı görülmemiştir tarihte.👏👏👏Ne güzel,kaleminiz daim olsun Abdulsamet bey
Beğenen yüreğiniz var olsun hocam👍👍
Bir iç hesaplaşma olmuş Abdulsamet bey, kaleminize sağlık.🙏
Evet biraz öyle oldu.Teşekkürler👍👍