Yeryüzündeki varlığımın anlamını tam olarak ne zaman sorgulamaya başladığımı bilmiyorum. O yaşlar 19-20 olabilirdi.
İnsan hayatı sorgulamalı mıdır?
Kendime şunu sordum;
Şimdi aniden bir kalp krizi ve yahut da bir kaza geçirip ölüp gitsem dünyada ne değişir? Beni sevdiğine inandığım insanlar üzülürler mi? Üzülürler elbette. Kimi az, kimi çok, kimi bir müddet, kimi ise belki bir ömür boyu. Şüphesiz ki dünyada birşeyleri değiştirmez. Yani ben yok olunca dünya hiçbir şey olmamış gibi dönmeye devam edecekti. Acıdım kendime, bir boşluk hissi gelip çöktü yüreğimin tam orta yerine.
Düşünsene, akıp giden zamanın içinde senin varlığınla yokluğun arasında hiç bir fark yok. Ne kadar zalim bir durum değil mi?
Hiç değilse hayattayken yanlış gördüğümüz bir şeyleri düzeltmek için mücadele etmemiz gerekmez mi?
Var olduğumuz kadim coğrafya aşkına ve yahut da insanlık adına.
Sevdaya düşmek de var tabi…
Sınırsız, hesapsız ve çıkarsız sevmek. Her an her salise onu düşlemek, her hareketini onu düşünerek yapmak insanın sevdasını daha çok büyütmeye yetmez mi?
Bir kaç saniye de olsa gözlerinin içine düşercesine bakabilmek uğruna canını feda eder misin deseler, gerçek sevdalı olan yok mu diyecekti.
Hislerini doğru yönetmek, inandığın doğrulara yön vermektir.
İnandığın doğruları savunmak ise mücadelenin özüdür.
SORGULA
Bu İçeriğe Emojiyle Tepki Ver
Çok Kızdım
0
Tebrikler
0
Aşık Oldum
0
Aşırı Duygusal
0
Wuuuu
0
Çok Komik
0