O kendi doğrularının içine hapsolmuş bir roman karakteriydi, kötü değildi ama kapalıydı değişime, kolay değişemez, kolay anlayamaz ve kolay fark edemezdi. Tıpkı Gurur ve Ön yargı kitabındaki Darcy gibi. Darcy çok sevdi Elizabeth’i. Ama ona olan yıkamadığı ön yargıları yüzünden defalarca kez kaybetti Elizabeth’i. Elizabeth hep öfkeliydi, gururluydu ama hiçbir zaman ne öfkeli olması ne de gururu Darcy’e olan sevgisinden bir şey eksiltmedi. Darcy göremedi bunu hep çok incitti onu. Çünkü o kafasında Elizabeth’i kötü bir yere koymuştu, asla değiştiremiyordu ön yargılarını… Ama onların bu maceralı, tutkulu bir o kadar da çarpıcı ilişkilerinde neyse ki aşk; ön yargı ve gurura galip geldi. Ne yazık ki herkes Darcy kadar şanslı değil. Darcy’nin her şeye rağmen ön yargılarını yıkıp Elizabeth’e koşması onların kaderlerini değiştirdi.

Ona gelince kötü diyemezdim aksine iyi biriydi ama iyi biri olması beni defalarca incittiği gerçeğini değiştirmezdi. Ancak bir zamanlar sevgisiyle içimi sıcacık yapan, evimmiş gibi hissettiren insan artık evim değildi, gurbetti sanki bana. Sözlerini geçtim sadece gözleriyle bile yüzümde çicekler açtıran insan, soldurmuştu o çiçekleri, dedim ya o kendi doğrularının içine hapsolmuş bir roman karakteriydi göremedi hiçbir zaman yavaş yavaş kendi açtırdığı çiçekleri soldurduğunu… Gün batımı gibiydi onu sevmek hem hep bitmesin istedim ama hem de eninde sonunda biteceğini biliyordum. Ya da diktiğim bir tohumun çiçek açmasını beklemek gibiydi onu sevmek. Öyle umutlu, öyle heyecanlı hatta onun tabiriyle çocuksu. Ama tohuma fazla su vermek onu öldürürmüş bunu da ondan öğrendim. Küçükken hep sevgiden üstün bir şey olmadığını düşünürdüm iki insan birbirini seviyorsa neden üzer ya da kırar derdim. Biliyor musunuz sahiden çocukmuşum ama varmış sevgiden de üstün olan şey karşındaki insanın seni anlaması, senden şüphe etmemesiymiş.
Mevlana’nın çok güzel bir sözü var:
“Ne kadar bilirsen bil söylediklerin karşındakinin anladığı kadardır.”
Ben bunu sevgiye de çok yakıştırıyorum.

“Ne kadar seversen sev, sevgin karşındakinin görmek istediği kadardır.”

Karşındaki insan bunu görmek istemiyorsa, ne yaparsan yap boşmuş. Kendi doğruları arasında sıkışıp kalmış bir insana sevginizi tüm açılardan göstermeye çalışmak başlı başına bir hata değil midir? O görmek istemiyorsa sizin çabanız da boşunadır sevginiz de. Belki de en güzeli en manidar olanı; ansızın, damdan düşer gibi girdiğiniz hayattan sessiz sedasız çekip gitmek. Bir veda bile etmeden. Bir vedaya layık olmadıkları için değil, siz de biliyorsunuz veda ederseniz gidemezsiniz.

Bu İçeriğe Emojiyle Tepki Ver
Çok Kızdım
Çok Kızdım
0
Tebrikler
Tebrikler
0
Aşık Oldum
Aşık Oldum
0
Aşırı Duygusal
Aşırı Duygusal
0
Wuuuu
Wuuuu
0
Çok Komik
Çok Komik
0

Bir yanıt yazın