Telefonuma gelen mesaj bir banka dolandırma hikayesi değildi. Benim yaşam süremin her saniye tükendiğini gösteriyor, üç gün, on iki saat, yirmi üç saniye… Bu bir şaka olduğunu var sayarsak hayatıma devam etmek zorundaydım. Oysa banka da terfi bekliyordum. Mesajı kopyala yapıştır yaparak anneme atıyorum. Beni doğuran oydu sonuçta. Uzatmalı sevgilim Kirpi kafa değildi. Rahmetli babam ” O çim adamdan sana koca olmaz.” Derdi. Bende” Beraber biçeriz!” demiştim. O gırgır yaparken ben kaçmayı planlıyordum. Aramıza giren Azrail babama hak vermeme neden oluyordu.

Yoktan gelen mesaja cevap verme şansım yoktu. Sonuçta hepimiz oradan geliyorduk. Annem Tanrının yöntemini değil kendi yöntemini seçerek beni arıyordu. ” Bunun anlamı ne?” Dediği an bile gözüm saate takılıyor, annemin görüntüsü kayıyor, ben odadan uzaklaşıyordum. Yalnız kalmaya ihtiyaç duyuyor, kuşlara yem veriyor, sessiz bir ölümü düşlüyordum. Hangi ağaç altına uzanmam gerekiyordu. Ya da üstüne mi çıkmalıydım bir maymun gibi…

Ben maymun olsaydım eğer eminim ele avuca sığmazdım. Kalan zamanımı muz toplayarak da geçiremezdim.
Ben değişimi zorlarken Kirpi Kafa en karizma takım elbisesiyle yanıma geliyordu. Ayakkabısının tabanındaki eriyen saat gözümden kaçmıyordu. Tüm bu senaryolar benim sonum için mi yazıldı? Kurtuluşum olan dallara bir sıçrayışta tutunuyorum. Çocukluğumda oynadığım voleybolun tam burada işe yarayacağını nereden bilebilirdim? Uçan balon misali gökyüzüne doğru yükseliyorum. Hiç utanmadan arkamdan öfkeli muzlar uçuşuyordu.

Gözüm yine saate takılıyordu. Sonuçta onun da suçu yok, akıp geçmek zorundaydı.
Kim zamana kafa tutabilir ki?
Telefonuma gelen mesaj hayatımın hakkındaki kararı tekrar bana bırakıyordu. Yapmam gereken tek şey ikiyi tuşlayarak ölüm tarihimi bir ay uzatmaktı. Elimdeki telefonu var gücümle fırlatıyor, hiçbir tuşu tuşlamadığım için de yere düşerken ikiye denk gelmesi için dua ediyorum. Balkondan telefonuma yalvarırcasına bakıyorum. Ya başka bir tuş canımı hemen oracıkta alıverirse ne oldurdu? Zaten ölüm kaçınılmaz sondu, öyleyse neden erteleme kararını verememiştim?

Şu an yatağımdan uyanarak kahvaltı bile etmeden bankaya gitmek istiyorum. Terfi falan umurumda değil. Ben yaşamak istiyorum, olabildiğince de yaşlanmak… Karamsar ve mutsuz sonla biten hikayelere de bayılırım. Varsın kötüler kazansın ama ben o hikayenin bitmeyen kısmında, sessiz sakin, silik bir karakter olayım. Başrol olmak istemiyorum. Okullar arası yapılan atletizm yarışmasında sondan birinci olsam da olur.

Kalbimin yerinde kalabilmesi için saatimin pilini çıkarıyorum. O an ölüm saatimde durmuş olabilir mi?
Acaba ben kendimi avuturken kaç kişi ölmek üzereydi. Onlara da mesaj gelmiş miydi? Ölmek değil de bu bilinmezliği çözemeyecek olmam çok koyuyordu. Saniyelik aklıma bir şeytanlık geliyor, balkondan aşağı balıklama atlıyor, korkmuyordum. Nasıl olsa ölüm saatime daha çok vardı, tabi mesaj doğru adresten geldiyse… Her şekilde sonuç aynı kapıya çıkıyor, ölüyordum.
Hayatımın her evresinde risk almayı sevmiştim. Şimdi de ölümle yaşam arasına doğru üzülüyorum. O sırada telefonumdan gelen mesaj sesi üç saniye havada donmama neden oluyordu. Birinci seçenek mesaj annemden, ikinci seçenek kirpi kafadan kaçma planları, üçüncü seçenek ise tahtalı köye hoş geldiniz…
Eminim kapıda beni babam karşılayacaktı. Sonuçta aynı ailenin kader mahkumlarıydık. Acaba babama da mesaj gelmiş olabilir miydi? Keşke iki numaralı tuşu tuşlamış olsaydım, o zaman babamın sandıktaki telefonunu kurcalatabilirdim. Sırlarla dolu hayatıma yeni bir sır ekleyerek üç saniyeyi dolduruyorum. Ben Tanrı’dan medet umarken alt kattaki manav dükkanının tentesi beni hayatta tutuyordu. Hiç durmadan yerden kalkıyor, bir tane eksilen canıma selam çakıyor, mesajımı açıyorum. Gelen mesaj bankanın genel müdüründen tebrik mesajıydı. Beklediğim terfi edecektim. Şimdilik hayatta da kalıyordum.
Mutluluk ve korku karışımı telefonumu gömme kararı alıyorum. Tanrıyı ekarte etmeyi başarabilecek miyim? Bilmiyorum ama denemeye değerdi.
Ertesi gün cebimde yeni bir telefon, sıfır bir kart ve banka müdürü olarak hayatıma devam ediyorum. Artık saatime yeni pil takmayı hiç düşünmüyorum.
Korkmadan yaşamak için…

Bu İçeriğe Emojiyle Tepki Ver
Çok Kızdım
Çok Kızdım
0
Tebrikler
Tebrikler
0
Aşık Oldum
Aşık Oldum
0
Aşırı Duygusal
Aşırı Duygusal
0
Wuuuu
Wuuuu
0
Çok Komik
Çok Komik
0

Bir yanıt yazın