Dini inançlar, geçmiş dönem yaşam tarzı, kuşaklara göre doyumsuzluk olarak nitelendirilen olumlu ve olumsuz yönler vardır. Yaradılışa olan inançtan yola çıkarak oluşan bir şükür kavramımız vardır. Günümüzde her ne kadar unutulmuş ve sorgulanır hale gelmiş olsa da…
Bir ortama girdiğimizde konuşulan ilk şey malesef maddiyattır. O araba almış, diğeri ev almış, bu arsa almış, şu holding kurmuş…
Hep bir yarış, hep bir göz boyama. Sokak dili ile tabiri caizse bir sidik yarışı.
Lüks yaşantıya olan özenmelerden kaynaklı oluşan veya hissedilen, lanse edilen ekonomik sıkıntılar. Cebimiz değil de gönlümüz zengin olamaz mı?
İnsanların cebine değil de kendisine değer vermek çok mu zor?
Nedir dünya malı sevgisi böyle, anlamlandıramıyorum. Günümüz insanının dünya malına olan sevgisini anlamlandıramıyorum.
Allah sonsuz dünya malına sahip değil mi? Allah’tan istemek varken onun kullarına niye minnet ediyoruz? Belki yaşlı amcalar gibi konuşmuş diyeceksiniz lakin eskiden ufak şeylerle mutlu olmak diye bir duygu vardı. Değer verdiğimiz ufak somut bir nesne, bir yer, bir anı veya bir insanın bakışı, gülüşü gibi. Artık sevgiler bile menfaat üzerine kurulur olmuş.
Ne yazık ki ufak şeyler ile mutlu olma kavramı maziye gömülmüş…