Soru 1 : Görkem Aygün kimdir?

Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

1987 yılında Ankara’da doğdum. Aslen Çorum Alacalı’yım. Türkü dinlenen ve söylenen bir evde büyüdüm. Lise çağlarımda Musa Eroğlu Müzik Merkezi’nde bağlama ve nota dersleri almaya başladım. Lisans eğitimimi Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünde tamamladım. ODTÜ’nün en köklü topluluklarından Türk Halk Bilimi Topluluğu (THBT) bünyesinde halk müziği, halk oyunu, tiyatro gibi pek çok alanda çalışmalara katıldım. Yurt içi ve yurt dışında halk müziği temalı konserlerde solist ve korist olarak yer aldım. Çeşitli etkinliklerde ve mekânlarda sahne almanın yanı sıra televizyon ve radyo programlarında türküler seslendirdim. 2019 yılında geleneksel halk müziği ezgilerinden oluşan ilk albümüm “Menekşe”yi yayımladım. Sonrasında tekli ve akustik profesyonel çalışmalar yayımlamaya devam ettim. Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Geleneksel Türk Müzikleri Bölümü’nde yüksek lisansımı tamamladım. Hâlen bir kamu kuruluşunda teknik uzman inşaat mühendisi olarak görev yapmakta ve müzik çalışmalarımı sürdürmekteyim.

Soru 2 : Türkü yolculuğunuz nasıl ve ne zaman başladı ? Bu başlangıçta feyz aldığınız kişi veyahut kişiler oldu mu?

 

Türkü yolculuğum küçük yaşlarda başladı. Ailemin sürekli türkü dinlemesi beni türkülere yönlendirdi. Kaset devrinin neredeyse kapanmak üzere olduğu dönemlerde evimizdeki küçük kasetçalarda türküler dinlerdim. Arif Sağ, Muhlis Akarsu, Ali Ekber Çiçek, Musa Eroğlu, Yavuz Top, Sabahat Akkiraz, Belkıs Akkale gibi ustalarla çocuk yaşta tanıştım ve bu üstatlardan feyz aldım. Onları dinledikçe ne kadar engin ve anlamlı bir halk müziği kültürüne sahip olduğumuzu idrak ettim ve ben de bu yolda ilerlemek istedim.

Soru 3 :İnşaat mühendisi olduğunuzu biliyoruz. Şantiye tozundan çıkıp sahneye koşmak nasıl bir his ?

Mesleğimi çok seviyorum. Yaşamın her alanında yer üstünde gördüğümüz veya yer altında görmediğimiz, bize medeniyeti getiren her yapı inşaat mühendisliğinin eseridir. Şantiye tozu da yutmuşluğum çok elbette ama ofis ortamında proje üstünde çalışıyorum. Zaman zaman işten çıkıp konserlere yetiştiğim, iş ortamında hazırlanmaya çalıştığım oluyor. Bunlar hoşuma gidiyor. Mühendisler arasında müzisyen olmak veya müzisyenler arasında mühendis olmak tatlı bir fark yaratıyor .

Soru 4 : İcra ettiğiniz mesleklerin zorlukları var mıdır ? Varsa nelerdir ? Siz zorlukların olduğu süreçlerde ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?

Mühendislikte oldukça ince hesaplar gerekiyor. Büyük finansmanlı projelerin altına imzamızı atıyoruz, risk alıyoruz. Bu nedenle dikkatli ve konsantre çalışmak, çıkabilecek sorunları öngörmek ve gereken önlemleri almak gerekiyor. Bu zorluklarla her işimizde karşılaşıyoruz. Müzikte ise karşılaştığım en büyük problem telif problemi. İstediğimiz her eseri okuyamıyoruz. Yüksek telif ücretleri istenebiliyor. Bunun dışında halk müziğini hakkıyla icra edebileceğiniz ortamlar maalesef çok az. Alkollü bar-restoranlar dışında, yalnızca müziğinizi icra edebileceğiniz konser mekanlarına ulaşmak, oralarda dinleti ayarlamak çok zor. Ben müzik yapımcısız, şirketsiz, menajersiz çalışıyorum. Her detayla kendim ilgilendiğim için organizasyon yapmam zor oluyor ama bu özgürlüğü de seviyorum.

Soru 5 : Çok para kazanmak veya çok ünlü olmak. Sizin için herhangi bir anlam ifade ediyor mu?

Bu kavramlar elbette çok güzel ancak bunlara sahip olmak için ödeyeceğiniz bedeller ve vereceğiniz tavizler var. Ben bu yola girmedim. Müzikte hedefim çok para kazanmak veya şöhret olmak olmadı hiçbir zaman. Yaptığım albümde ve diğer müzik çalışmalarımda da bunu görebilir, piyasadan uzak durduğumu, gelenekselci olduğumu sezebilirsiniz. Elbette daha çok kişiye ulaşmak isterim ama bunu yaparken kendi istediğim ve doğru bulduğum müziği yapmaktan vazgeçmeyeceğim.

Soru 6 : Albümünüzü inceledik ve dinledik. Çok çeşitli ve renkli bir albüm olmuş.Albümünüzü çıkartırken herhangi bir güçlükle karşılaştınız mı?

Desteğini aldığınız birileri oldu mu? Çok teşekkür ederim. Her icracının meyilli olduğu tarzlar ve yöreler var. Ben Çorumlu’yum ve İç Anadolu ve Doğu Anadolu türküleri ile deyişleri söylemeyi çok seviyorum. Albümde de bu eserlere yer verdim ancak farklı yöreler farklı tatlar da olsun istedim. Elimden geldiğince çok çeşitli ezgileri de icra etmek istiyorum çünkü halk müziğimiz çok zengin. Albümümü kendi imkanlarımla yaptım. Başlangıçta repertuvar seçiminde zorlandım. Öyle güzel türkülerimiz var ki insan elemeye kıyamıyor. Elbette bir sınırlama gerekiyordu, 14 eserle sınırladım. Bu süreçte ailemin, yakınlarımın ve aranjörümün de fikrini aldım. Kayıtlar oldukça keyifli geçti. Fotoğraf çekimi, yayımlama, basımı, dağıtımı gibi birçok konuda kendim çaba gösterdim ve karşılaştığım ufak tefek zorluklar oldu. Büyük bir heyecanla ve azimle bunların da üstesinden geldim. İlk albümüm olduğu için acemilikler, hatalar, olmamışlıklar olabilir, hepsine tecrübe gözüyle bakıyorum. Neticede ortaya koyduğum mirastan memnunum.

Soru 7 : Türkü yakan aşıkların türkülerini okurken neler hissediyorsunuz? O yaşanmışlığın, o hayatın bir parçası olabiliyor musunuz?

Bir şeylere hemhal olmak, ortak olmak sizin duygu ve yaşantınız üzerinde bir etki bırakıyor mu? Ben ozanlara ve isimsiz türkü yakıcılarına ayrıca derleyicilere ve kaynak kişilere çok değer veriyorum. Anadolu’da yüzyıllardır söylenen eserlerin ortaya çıkması ve başka insanlara ulaşması çok büyük bir emek ister. Bu emeğin hakkını ödeyemeyiz. Söylediğim her eserin künyesini belirtmeye ve yazarı belliyse adını zikretmeye gayret ediyorum. Emeğe saygımı bu şekilde göstermeye çalışıyorum. O türküleri okurken içinde mutlaka bir yaşanmışlık olduğunu çok iyi biliyorum. Neşet Ertaş üstat demiş ki “Biz çekmediğimiz derdin türküsünü yakmayız.” Gerçek âşıklar böyledir, sırf türkü yapmış olmak için türkü yapmazlar, yaşadıkları olayları, duyguları, düşünceleri kendiliğinden dökülür sazlarına. Yüksek lisans tezimde de âşıklar üzerine çalıştım ve sanat yaşamlarını yakından tanıma fırsatı buldum. Anlattıkları her şeye iyi kulak vermek, her sözcüğü doğru algılamak ve aktarabilmek için yoğun bir şekilde hissetmek gerekiyor. Ben de bu yoğun hislerle icra etmeye çabalıyorum. Duygu dünyamızın gelişmesinin yanı sıra, türkülerde bulabileceğimiz yaşama dair çok güzel öğütler var. Teslim Abdal diyor ki “Gel ha gönül havalanma, Engin ol gönül engin ol”. Bu türküyü anlayarak, hissederek seslendirip engin gönüllü olmamak mümkün mü? Üzerimde etki bırakmış böyle çok türkü vardır. Hepsi birbirinden kıymetli.

Soru 8 : Özel olan her şeyin karşılığı vardır. Sizin için çok özel olan bir türkü var mıdır?

Albümde de seslendirdiğim Muhlis Akarsu’ya ait “Kalmamış” türküsü benim için çok özeldir. Hem bireysel hem toplumsal yaşantımızdaki yozlaşmayı, dünyada ve içimizde kaybolan önemli değerleri çok vurucu bir şekilde anlatır. Bu vesileyle üstat Akarsu’yu bir kez daha saygıyla yad ediyorum.

Soru 9 : Sanata değer katmak çok değerli. Siz de bu değerleri üreten bir bireysiniz. Sizce sanata meyilli olan ve sanat yapabilecek herkesin sanat yapması doğru bir şey midir?

Çok teşekkür ederim. Sanat, yaşamsal faaliyetlerini sürdüren diğer canlılardan bizi ayıran en kıymetli olgumuz. Sanatın her alanı mümkün olduğunca desteklenmelidir. Bu alanlara ilgili kişiler üretim ve sürekliliğe katkıda bulunmak istiyorsa o alanın kendi iç disiplininden kopmadan bunu yerine getirmelidir. Örneğin müzik alanında çok büyük bir kirlilik var. Çoğu üretimi maalesef “sanat” olarak değerlendiremeyiz. Herkes istediği bireysel çalışmayı yapmakta özgürdür ama gerçek sanat bana göre topluma da olumlu yönde bir şeyler katmalı, önceki sanatçıların bugüne kadar aktardığı çalışmaların üstüne bir şey koymalıdır. Bu değerlerden yoksun çalışmalar sırf sosyal medyada eğlence olsun diye çok fazla kişiye ulaşıyor. Sonuç olarak da büyük bir yozlaşma gelişiyor. Bunu doğru bulmuyorum.

Soru 10 : Son olarak kendinize örnek aldığınız birileri var mı? Varsa hangi özellikleri dikkatinizi çekiyor? Ve sizin de örnek olduğunuz, olacağınız kişilere sanatsal anlamda nasıl tavsiyelerde bulunursunuz?

Halk müziğine emek vermiş bütün değerli üstatların çalışmalarını örnek alıyorum. Şu anda en çok saygı duyduğum ve idol olarak kabul ettiğim isim Erdal Erzincan’dır. Hem icra yönüyle mükemmel bir sanatçı hem hoca hem örnek alınacak çok değerli bir kişilik. Ayrıca “Gezici Bağlama Atölyesi” ile Anadolu’nun ücra köylerine gidip çocuklara bağlama ve türkü dersleri veriyor. Çok saygı duyulacak bir emek. Ben de halk müziğini gerektiği gibi icra eden bir yorumcu olarak anılmak isterim. Bu yola gireceklere tavsiyem, ustaları bol bol dinlemeleri, halk edebiyatını iyi anlamaları, türkülerin künyelerini, yazarlarını, hikayelerini mutlaka araştırmaları ve icra ederken en doğru sözlerle ve ezgiyle hissederek okumalarıdır. İmkânı olanlar müzik eğitiminden kaçınmasın, akademik çalışmalarda bulunsun. Çok teşekkür ederim.

Bu İçeriğe Emojiyle Tepki Ver
Çok Kızdım
Çok Kızdım
0
Tebrikler
Tebrikler
0
Aşık Oldum
Aşık Oldum
0
Aşırı Duygusal
Aşırı Duygusal
0
Wuuuu
Wuuuu
0
Çok Komik
Çok Komik
0

Bir Yanıt

Bir yanıt yazın