Mezar başında bir ömür geçiren birini gördüm dün akşam. O kadar acı dolu bir bakışı vardı ki sanki yatan değilde o ölmüştü. Dayanamadım sordum gence yaşam ile ölüm arasında ki fark nedir?

Biri hayatta yer almak diğeri bu hayattan kopup gitmektir dedi. Peki gerçekten öyle midir? O zaman yaşarken öldüm sözü sadece lafta mıdır? Gözlerinin içine baktım gencin emin olamadım o boş gözler de gördüğüm boş bakış karşısında yaşıyor mu acaba? Ya da biz yaşamın hakkını verebiliyor muyuz? Hiç sanmıyorum, çünkü yaşamak hergün aynı şeyleri yapmak değil ki. Yeri geldiğin de acıyı da iliklerine kadar hissetmek, Yeri geldiğin de kimseye aldırmadan ağız dolusu kahkaha atmak. Ve sormak kendine! Şüphe olmasa sevdiklerime nasıl davranırdım? Acı olmasa sevginin değerini bilebilir miydim? Ya aşk olmasa yalnızlığın kıymetini görebilir miydim? Peki ölüm olmasaydı yaşamı hissedebilir miydim?

Ölmek nasıl bir an da gerçekleşiyorsa yaşamakta bir an’dır. Tattığın lezzetler, gördüğün şehirler, gezdiğin geziler, tanıştığın yeni kişiler her şeyi o an da yaşarsın. Ne eksik ne fazla… Bazen farkında olmadan bugün yitip gider ellerimizin arasından, sonra yine dün de kalır geçmiş ile geleceği hayal ederiz. Tamam hayaller ırmağın da süzülüp gitmek insana bir ferahlık verir ama oda bir anlık heves değil midir? Ya sonra o düş aklından uçup gittiğin de insan sormaz mı kendine ölmek mi zor yaşamak mı ? Ve unuttuğumuz ama hepimizin bildiği tek gerçek vardır. Yaşam ile ölüm bur harmandır. Ve yaşlanınca ölmez insanlar, umudunu kaybedince, akılları yitip gittigin de ölürler. Tıpkı bu genç gibi yaşam ile ölüm arasında ki o ince çizgiyi unutmamak dileğiyle. Yoksa bu hayatta hiç yaşamamış olursunuz, oluruz.

Bu İçeriğe Emojiyle Tepki Ver
Çok Kızdım
Çok Kızdım
0
Tebrikler
Tebrikler
0
Aşık Oldum
Aşık Oldum
0
Aşırı Duygusal
Aşırı Duygusal
0
Wuuuu
Wuuuu
0
Çok Komik
Çok Komik
0

Bir yanıt yazın