Yüreğin paramparça oldu mu hiç,
Düşüncelerin cam kırıkları gibi kanattı mı ?
Bir okyanusun, karanlığın da kayboldun mu?
Işıksız kaldın mı, gökyüzü güneşken,
Anlayabildiler mi gözlerinden .Sen sustukça, için de batan gemiyi.
Bahar tomurcukları gibi, umutla baktığın yerleri…
Kurak bir çöle çevirdiklerini anlayabildiler mi ?
Çocuklar gibi saf bakarken hayata yetiştirdiğin gülün, dikeni batmadı mı eline?
Açtığı yarayı, gülün yaprağı ile sarmadın mı?
Damlayan kanın, gülün göz yaşları olduğunu anlayamadın …
Işığın ile aytınlatıkların karanlığının sebebi oldu mu ?
Farkedilmedi güneş daha aydınlıktı, oysaki yakıcıydı .
Öyle bir çıkmazdayım ki uçurumlar var düşüyorum .
Elimden tutup kaldırabilir miyim kendimin
Bu içine düştüğüm düşünce ipekten bir koza değil dedim ya cam kırıkları diye .
Öyle hafif öyle ince değil …
Etrafım kocaman kalın duvarlarla örülü .
Her bir tuğlasında gözyaşlarım katre katre .
Dualarım var …
Farkedilmeyen söylenmemiş en iyi yalanlar, söylenememiş gerçekler .
Gerçekleşmemiş hayallerim …
Olabilmesi mümkünken bir türlü olmayan umut ettiğim onca şey .
Bir balyoz ile kırsam kalın duvarları .
Çırpınarak çıkabilsem bu enkazın altından .
Başka türlüsü ne mümkün uçabilmek için .
Acımayın bana güçlenmem için biraz çırpınmam lazım.