Nereden tutarsan tut hani elinde kalır ya herhangi bir çıkış yolu yoktur .Debelenir durursun debelendikçe daha da derine batarsın .Bazı durumlar hep yarım kalmış veyahut hiç başlanmamış heveslerin kursağında , nereden bakarsan bak böyle sanki bunalmış , sıkılmışlığın arasında yaşamaya çalışıyor.
Sanki denizden çıkarılıp toprağa atılmış çırpınan bir balık misali hayata tutunuyorum .
Kendi içime çekiliyorum artık bir şeyleri düzeltmek için girdiğim onca çaba , insanlar tarafından sanki yanlışlıkla çöpe atılmış eşya misali hep kayıp kıymetsiz .
Kendime benim dahi bulamayacağım duvarlar inşa ediyorum .Kim bilir yıkıcı olumsuz zıtlıklardan kurtulmanın yolu budur .
İnsanların beni attıkları karanlıktan kurtulmak kolay olmayacak biliyorum .
Bu yol çok karanlık .
Hani elektrikler kesilince mum ararsınız ya , o küçücük ateş , zifiri karanlıktan kurtarır ya seni , ben defalarca o mumu bulup o mumun benim elimde bitip daha sonra beni aynı zifiri karanlığa hapsetmesinden yoruldum.
Ama artık bitti vazgeçtim aramaktan artık kendi karanlığımın mumu olacağım sadece aydınlığımı kendime kullanacağım.
Uçurtması kopmuş ağlayan bir çocuk misali yaşamayı ,bütün heveslerimin kursağımda yaşamayı reddediyorum . Yok olmak istiyorum ulaşmak semaya bedenimi bulutlar sarsın gökyüzünü kendime salıncak yapmak .
Kimsesiz sessiz soğuk sözcüklerden ,
Kasım’dan kalma umudumdan ,
Kasımdan kalma çiçeklerden özür diliyorum …