"Ne kadar savrulacağıma rüzgâr karar verdi. Bilmediğim şehirlerin, soğuk evlerinde uyandım. Acı çekmekten, kaybetmekten, kaybolmaktan hiç korkmadım.
Bu beni daha cesur mu yoksa daha aptal mı yaptı bilmiyorum.
Ve bunu hiç bir zaman öğrenemeyeceğim. Bir şey var adını koyamadığım, kafamda bir türlü oturtamadığım bir şey kırılmaktan öte , parçalanmak gibi.
Düşlerimi toparlamaya çalıştıkça dağılıyor rüzgara tahammül edemiyorum, gücüm yetmiyor ve düşleri dağılmaya ,parçalanmaya mahkum bırakıyorum.
Bir şey var ben hal edemiyorum .Hepimiz biraz, biraz karmaşığız.
Doğrularımız yanlışlarımız ,hislerimiz ,
kişiliğimiz karmaşık.
Annesini sokakta kaybetmiş çocuklar gibi rüzgarın savurduğu düşerlerimi kovalıyorum …
İnsanlar gelip geçiyor mahzun mahzun arayışlar içerisinde olduğum durumdan faydalanıyorlar.
Bunu biliyorum ; Ben çok güçlü biriyim her şeye rağmen!
Bazen ağladım, bazen kahkaha attım.
Odalara ,karanlığa sığındım, kapıları kapattım. Sokaklara sığındım, kapıları açtım.
Hiçbir şeyin sonu yok. Geceleri sevdiğim insanları kaybettiğimi düşünüp ağladım, o kadar çok ağladım ki artık gerçekten kaybettiğimde ne yaparım bilmiyorum.
Bedeller ödedim neden ödediğimi bilmediğim bir sürü bedel.
İyi bir insan olduğumu düşünüp kimseye bedel ödetmeyeceğimi söyleyip durdum. Dururken bir sürü ev yaktım. Belki de bilip bilmeden bir sürü kalp kırdım.
Pervasızca kendimi ordan oraya savurdum inandım yarı yolda bırakıldım ne zor değil mi defalarca iyi niyetinden dolayı aptal sanmaları?
Bir sürü kitap okudum, sabahın ilk ışıklarında ellerim ceplerimde sonlarını baştan yazdım. İyiyim ya da kötüyüm diyemem, hissetmiyorum hiç diyemem. Şimdi sakat bir at gibi kıvranıp, gökyüzünü bölen silah sesiyle ölümü bekleyebilirim, yarın dörtnala koşup çok güzel ağaçlar bulabilirim. Aynaları ve aynaların ötesini kabullendim. Geceyi ve gündüzü sahiplendim.”
Gökyüzü benim dünya benim etrafında fırıl fırıl dönen benim düşlerim.
Düşler kuruyorum rengarenk ,
Rüzgar savurdu düşlerimi bulamıyorum,arıyorum karanlık ince ve uzun bir yol.