Anadolu insanı olarak acıya mı yazgılıyız,
Allahım;
İnsanoğlunun yazgısında ölüm var biliriz bilmesine de
Ancak insanlıktan, liyakatten nasibini almamışlara öfkem büyük!
Anadolu, kadim topraklarımız
Genci, yaşlısı, çocuğu, kadını erkeği bağrında yaşarız
Türküler yakarız, acımızı en iyi anlatmanın yolu bu olur bazen
Çileli Anadolu’m kadim Anadolu’m
En son yaşadığımız acı yüreklerimizi dağladı, yitti canlar…
Ne desek boş, acı karşısında çaresiz kaldı kelimeler.
Yürek yangın yeri…
Yiten canlarımıza bir yaşam borçluyuz Anadolu’m.
Bozkırın daha bir sert rüzgarları.
Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş, Adana, Adıyaman
Acı büyük, derin …
Kimimiz de bir haykırış
Kimimiz de sessizlik.
Gözyaşlarımız Asi nehrine karıştı.
İskenderun üzerimizde bir öğle sonrası güneşi dolaştık,
Karşımda Akdeniz.
Hatay, ezan, çan, hazzan derler hep
Kadim şehir.
Harbiye’ye gittik, daha önce hiç tanımadığım insanların misafirperverliğini orada gördüm.
Adana ilk gençliğim, portakal çiçeğim
Güzel dostluklar edindiğim, şehrim.
Kahramanmaraş selam olsun sana.
Bir gece yarısı serinliğinde konuk oldum
Düştüm yollarına
Bilseydim daha çok kalırdım…
Adıyaman…
Nemrut dağından güneşi selamladım,
“Burası Adıyaman,
Alem düşman kesilir
Seni sevdiğim zaman” türküsünü mırıldandım.
Gaziantep;
Uzun yolculuklarımın rotasında bir kadim şehir
Dudağımda yine bir türkü
Yaz olup da yâri güle benzetemediğim…
Şanlıurfa, Diyarbakır, Kilis, Malatya, Osmaniye
Şanlıurfa, Diyarbakır
Toprağında tarih, bolluk-bereket
Yazgın niye sevinçler olmasın ki.
Diyarbakır, Dağkapı,
Bir bayram gününde konukluğum.
Kilis, Malatya, Osmaniye
Dedim ya ömrün yarısı yollar.
Acılar, kederler
Buruk sevinçler ….
Sırandan bir yolcuda anılar öyle çok ki
Acı karşısında elim kolum bağlı.
Kelimeler çaresiz.
Lakin tesellinin, yanında olan birilerinin olduğunu da iletmenin aracı kelimeler.
Acımız büyük güzel halkım, güzel ülkem…