KENTİN HÜZÜNLÜ YÜREKLERİ
Yoruldum, yorgunluğumu hangi kelimeyle anlatabilirim bilemiyorum. Sahi anlatsam anlayan biri çıkar mı sizin o ulaşılmaz kalpleriniz de olsa koşa koşa koşardım, çok yara, darbe aldım. Çok düştüm, çok acıttılar o da yetmedi oturup kendi yaramı kendim sarmak zorundaydım. Ne etrafımda bir omuz ne de uzatılmış bir el acılarımı da kendim çektim, yaralarımı tuzdan sakınan bendim.Ve emin olun eğer en zor zamanımda bir omuz olsaydı yaslanabileceğim, daha kolay toparlanırdım. Sınanmadığınız acılar üzerine konuşmayın, yargılamayın.
Kendime çok kızıyorum bazen. Onca insan savundum, yanında oldum. Yeri geldi yardımlarına tek ben koştum, elimden ne geliyorsa yaptım. Şimdi etrafıma bakıyorum da hiçbiri yok. Neye çabalamışım, nelere koşmuşum haberim olmadan. Onlara koşarken bile düştüğümde tek kalktım. Ne yazık.
Oysa elimden gelmez miydi söylenene misliyle, yapılana layıkıyla cevap vermek? Biz bilmez miyiz sözü en ağırından giydirip saygıda bin kusur etmeyi. Mazlumun ahı hiç kalır mı yerde? Ve “O” bir duyan varken herkes bize sağır olsa ne çıkar. Zerre kadar kötülüğün bile ince ince hesabı var.
Bilirsin kimsenin hakkı kalmaz kimsede. Ne bir milim ileri, ne bir milim geri.
Ben usanmayacağım bana yapılan kötülüğe karşı iyilikle karşılık vermeye.
Karamsar olmanıza gerek yok, hak davasında haksızlığa iyilikle karşılık verilmez, hak alınır. Duyan, dünya işini bu tarafa bırakma der. Saygılarımla…
Değerli yorumunuz için teşekkür ederim.