Uzun yolculuklar çekiyor içim. Bana dinginlik veren o ülkeye gitmek istiyorum. Gündüzleri çapkın dalgalarının kumsalları öptüğü, geceleri yıldızlara şiirler okuduğu turkuaz denizin sularına bırakmak istiyorum kendimi. Rüzgârlar saçlarımı savursun, ben adım adım yürüyeyim ve bırakayım kendimi denize. Yer ve gök mavi olsun, yerde miyim gökte miyim belli olmasın. Hangi mavi hangisi unutayım.

            Sonra bu güzel ülkenin yerle bir olan kalıntılarında gezineyim. Bu antik kentten geriye kalanlara bakayım. Sokaklarında yürürken başsız kadın heykelleri fısıldasın kulağıma dedikoduları. Bir aşkın gölgesi var sanki. Tüm kadınlar köşedeki geride tek kalan başsız erkek heykeliyle, yüzü olmasa da üzerinde hüzün taşıyan kadın heykelinin aşkından söz etsin. Ben de onlara Muinar kitabından bir alıntı yapayım: “Aşkı batsın bu kadınların! Bir tanesinin de dünya üzüntüsünden kafayı bozduğunu görsem, ha ne olur.”

            Gezgin diye seslensin kentin kadınları.” Görünüşe göre sen âşık olmamışsın desinler. Bilmem aşk denir mi adına; ama hatırımdan sildiğim bir zamanda sevmiştim diye cevaplayayım. Hem size aşkı batsın bu kadınların diye boşuna demedim diye nutuk atayım amfi tiyatrodan.

         Bu ülkeye ve kadim kentine dair yaşadıklarımı hatırımda diri tutayım ki dinginliğim kalsın benle hep. Kim bilir belki yine fırsat olur yürürüm sokaklarında yeniden.

Bu İçeriğe Emojiyle Tepki Ver
Çok Kızdım
Çok Kızdım
0
Tebrikler
Tebrikler
0
Aşık Oldum
Aşık Oldum
0
Aşırı Duygusal
Aşırı Duygusal
0
Wuuuu
Wuuuu
0
Çok Komik
Çok Komik
0

Bir yanıt yazın