Zamanın nehrinde bütün hilkatler değişime uğradığı gibi insan ve hayatı da değişime maruz kalıyor veya değişime zorlanıyor. Değişim asli evreninde çok sancılı bir süreç ve bu sürecin sonunda pozitif yönde bir eylemlilik söz konusudur. Değişime zorlanan her bir varlık aslını ne yazık ki yitirme mecburiyetinde kalıyor. Kimi zaman ise değişime tabii tutulan varlık daha çok direnç gösterir ve değişime uğrayacak olan nesneye sahip çıkıp sıkı sıkıya koruma eğime yöneliyor.
Günümüz şartlarında; benlik, vurdumduymazlık, hırs vb kavramlara saplanan insanoğlu, kendi ayaklarıyla celladına gidip idam sehpasına oturur. İnsanoğlunun bu fıtri çözümlemesini bilen, buna yönelik algoritmalar geliştirerek insanı bireyselleşmeye yöneltiyor. Bu havuzun içinde kendini bulanlar ise tıpkı deniz suyunu içenler gibi içtikçe içesi susuyor, susadıkça içmeye kendini veriyor. Bu havuz halkalar şeklinde büyür ve büyüyor. Sorun çok büyük ne yazık ki! Çözümü ise özellikle eğitim çağındaki çocuklarda başlanmalı ve insan fıtratına tabii olacak şekilde eğitim ve sanatla olmalıdır. Bu ise çok çetrefilli ve maliyetli olmakla birlikte verimi günümüz şartlarında oldukça düşüktür.
Globalleşen dünyadaki bilim ve teknolojik bütün unsurların kullanımı dengede kullanılmadığı müddetçe zehirli bir gaz haline intisap edip bütün gezegenleri ve evreni harap edecek bir araç haline geliyor, gelecek. Ki dünyada var olmuş, olacak bütün her şey zıddıyla muhkemdir. Son olarak insanı olumlu yönde uğraşacak bir uğraşı olmalı ki çeşitli merkezlerin deneklerin haline gelmesinler. Bütünlük çerçevesinde bakıldığında teknolojik unsurların veya komplo teorilerinin kölesi olmasınlar.