Coğrafya, insanın kaderi olsaydı büyük ihtimalle ben “kader”denen kavramla tanışmazdım.Neden mi? Daha annemin karnında kurşun seslerine tekme atmaya başladım. Annem ise her tekme attığımda elleriyle karnını basarak benim çok haylaz olduğumu anlatırdı etrafa.Oysa bilmiyordu ki daha anne rahminde başlamıştı hayat savaşım.Belki de hissediyordu ama o haylazlığıma dem vuruyordu.
Doğar doğmaz insan sesinden değil de jetlerin tiz sesleriyle ağlamaya başlamam beni farklı bir serüvene sürükledi.Annemin sesinden önce jet sesleriyle tanışmam teknolojiyle haşır neşir olmama neden oldu.Beynimde bir çok olumsuzluklarla iz bıraktıysa da bu sesler,daha bir yaşında merak dünyamı tetiklemiş ve bilinç altına bir bıçak yarası gibi yerleşmişti .
Hep diyoruz ya coğrafya insanın hayatına yön veren en önemli etkendir, işte coğrafyanın hayatıma kattığı en güzel şey merakımı uyandırıp teknolojiyle erken tanışmama sebep olması oldu.Hayatta daha adım atmadan hayatla savaşmayı öğreti bana. Artık buna kader mi dersiniz,yoksa keder mi dersiniz o sizin bileceğiniz şey.Ama coğrafya kader olsaydı daha güneşi görmeden toprağa tohum gibi atılırdım.Yok, coğrafya kader değil haşa kaderi coğrafyaya empoze etmeye çalıştılar.Onun için hep sert ve asık oldu suratım.Onun için bakışlarım hep farklı anlamlar bıraktı karşıdaki aynalarda…
Abdulsamet İLGİN