Bazen kendimi olmam gereken yer ile olduğum yer arasında bir kalıba sokamıyorum.
Nerde nasıl davranılır nasıl konuşulur bunun bir ince çizgisi var diyorlar bende yok.
Hep bir şeyleri kaçırıyorum…
Böylesi anlarda da iyice çekilmez hal alabiliyor gündelik telaşlar. Ne yaptığımı ya da yapacağımı bilmediğim ruh hali eşlik ediyor bedenime, bütünüyle.
Aklımın almakta zorlandığı bir yığın şey üzerinde dönüyor dünya. Ben ise onun içinde savrulan bir kum tanesi kadarım.
Bunca tezatlık ve aynı anda bunca benzerlik bir aradayken; bir kalıba sığmak da zor oluyor. Belki de mesele bütünüyle bir kalıp olmakta, inanın bilmiyorum. Tıpkı bilmediğim diğer şeyler gibi, bunu da bilmiyorum.
Ne yapsam çözemeyeceğim bir sır gibi yaşam. Aradığım cevaplar üzerinde düşünürken soruyu da unutuyorum. Yani neresinden tutarsanız tutun, elinizde kalacağım gerçeği …
Hâlâ her şey belirsiz. Doğduğumuz andan beri bilmeye odaklıyız; bir şeyleri, bir yerleri veya birilerini.
Geleceği, geçmişi, ilerde ne olacağım, kiminle olacağım…
Şimdi diyeceksiniz; “ne alaka?”
Sahiden ne alaka bunca şey?
İnanın, bunu da bilmiyorum.
Sadece zamanı geri alabilmek isterdim, birçok şeyin anlamsız olduğu ya da anlamlı benim anlamını bilmediğim çocukluk yıllarına…
Ve eğer şansım olsaydı; belki de bu yaşamdan nasibini almamış bir taş ne bilim başka bir nesne insan olmamayı tercih ederdim.
Keşke insan olmanın molası olabilse.
Biraz ara verebilsek yaşamaya.
Ya da yaşanmış olanlara zihinden silip yeni yeniden hayata hiçbir olmamış gibi devam edebilmeyi isterdim.
Çok şey istiyoruz ama hayat bize istediğimizi değil de kendi istediğini bir şekilde yaptırıyor.

Bu İçeriğe Emojiyle Tepki Ver
Çok Kızdım
Çok Kızdım
0
Tebrikler
Tebrikler
1
Aşık Oldum
Aşık Oldum
0
Aşırı Duygusal
Aşırı Duygusal
0
Wuuuu
Wuuuu
0
Çok Komik
Çok Komik
0

2 Responses

Bir yanıt yazın