Kalabalık bir caddede yürüyorum. Zihnimdeki seslerden dışarıyı duyamıyorum. “Ben kimim?” diyor bir ses. Varoluşumu sorguluyorum tekrar. Her sabah yaptığım gibi bugün de bir cevap bulamıyorum. Tam o sırada genzim bir erkek parfümüyle doluyor. Hafif bir öksürük krizi alıyor beni. Baharat notalarına sahip bu parfümü sanırım şişesiyle beraber üzerine dökmüş tanımadığım adam. İlerlemeye başlıyorum. Bir çocuk mendil satıyor. “Sattığı her mendille beraber acaba kaç hayalini unuttu?” diye düşünüyorum. “Bakar mısınız?” diyor bir kadın sesi. Dönüyorum arkama. Kadın başkasına yöneliyor. Bir şeyler konuşmaya başlıyorlar. Devam ediyorum yoluma. Rüzgar esiyor hafiften ve ben bir inşaatın önünden geçiyorum. Otuzlu yaşlarda bir adam sıva yapıyor duvarlara. “Acaba kaç kişiye bakıyordur burada kazandığıyla?” diye bir soru beliriyor zihnimde. Dünya derdi bana kalmış gibi üzülüyorum biraz. Kolumdaki saate bakıyorum. 11.54 geçiyor. O sırada bir esnaf kepenkleri indiriyor. Acelesi var gibi hızlı hızlı hareket ediyor. “Muhtemelen bugün de eve ekmek götüremeyecek bu huysuz adam.” deyip geçiyorum. Cadde bitmek üzereyken bir kelebek görüyorum kaldırım taşının üzerinde. Bir kanadı kırık öylece duruyor sıcağın altında. Avuçlarıma alıyorum hemen. “Soruyorum şimdi sana? Aramızdaki fark ne?” diyorum kelebeğe. Ve yüksek bir yere bırakıyorum.
BİR GÜN BİR ÖMÜR
Bu İçeriğe Emojiyle Tepki Ver
Çok Kızdım
0
Tebrikler
0
Aşık Oldum
0
Aşırı Duygusal
0
Wuuuu
0
Çok Komik
0