Seni bekliyorum.
Sabırla, inançla.
En karanlık anda bile aydınlanmıyor dünyam birgün gelecek olmanla.
Bunca meşgalenin arasında aklımın bir köşesindesin hep.
Gün batımının kızıllığında yudum yudum içiyorum sana özlemimi.
En güzeli bu belki de.
Seni özlemek.
O buruk ama bir o kadar haz dolu duygunun tadına varmak yani.
Seni bekliyorum.
Sana yakışan bir özlemle , usanmasız tatlı bir bahar akşamı dinginliğinde.
Ufuklara yakıştırıyorum en çok aramızdaki mesafeyi.
Ne kadar uzakta olursa olsun görürsün ya hani.
Hani uzansan tutacakmışsın gibi.
Hani uzansam eline değecekmişim gibi.
Dokunmaya kıyamayıp biraz daha seyrine dalar gibi.
Seni bekliyorum.
Sardunyam her açtığında ,
Radyoda sevdiğim şarkı çaldığında ,
Yağmur sonrası havaya karışan toprak kokusunda , müjdeleniyorsun biliyorum.
Seni beklemek ,
Tabiattan ayrı düşmemek demek.
Cama konan kuşa ,
Ansızın çıkan rüzgara,
Misket oynayan çocuklara ,
Selamınla durmak demek.
Seni beklemek ,
Tüm dünyayla barışmak demek.
Gürültücü komşuya ,
Israrlı pazarlamacıya,
Inatçı arkadaşa ,
Geç gelen ustaya,
Pazar sabahı çalan telefona tebessüm etmek demek.
Seni beklemek,
Tüm tatların tadına varmak demek.
Her yudumunda çayın,
Her kaşığında çorbanın,
Her tanesinde üzümün,
Her diliminde ekmeğin tadına varmak demek.
Seni beklemek.
Sabırla büyümek demek.